Toplumsal normların ve güç ilişkilerinin merkezinde yer alan hegemonik erkeklik, yüzyıllardır varlığını sürdüren ve pek çok toplumsal alanı etkisi altına alan karmaşık bir fenomendir. Bu yazıda, hegemonik erkekliğin nasıl tanımlandığı, nasıl inşa edildiği ve nasıl sürdürüldüğü gibi temel sorulara odaklanarak, bu kavramın toplumsal dokuya olan derin etkisini anlamaya çalışacağız. Ayrıca, hegemonik erkekliğin bireylerin kimlikleri üzerindeki etkisi ve toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesindeki rolü üzerine de detaylı bir değerlendirme sunacağız. Böylelikle, toplumsal cinsiyet dinamiklerini anlama ve değişim için nasıl bir yol haritası çizebileceğimizi daha iyi kavramış olacağız.

NEDİR BU HEGEMONİK ERKEKLİK ?

Hegemonik erkeklik bir iktidar konumudur. İdealize edilmiş bir erkeklik formunun devlet, medya gibi kurumlar aracılığıyla nasıl tüm topluma yayıldığına gönderme yapan bir kavramdır. Hegemonik erkeklik, toplumun erkeklikle ilgili genel kabullerini belirleyen ve diğer erkeklik formlarını “doğru” ya da “yanlış” olarak tanımlayan bir kültürel normdur. Bu norm, erkekleri belirli özelliklere ve davranış biçimlerine yöneltirken, diğerlerini dışlar. Bu durum, toplumda cinsiyet rollerinin sabitlenmesine ve çeşitliliğin reddedilmesine neden olabilir. Bu ideali sorgulamak ve değiştirmek, toplumsal cinsiyet rollerinin evrimi açısından önemlidir.

Hegemonik erkeklik, genellikle güç, otorite, baskınlık ve kontrol gibi özelliklerle ilişkilendirilir. Bu anlayış, erkeklerin duygusal olmaktan kaçınmalarını, fiziksel güçlerini vurgulamalarını, risk alma eğiliminde olmalarını ve diğerlerini denetleme arzularını teşvik eder. Ayrıca heteroseksüellik, cinsiyet rollerinin sıkı biçimde ayrılması ve belirli türdeki bedensel özelliklerin vurgulanması da hegemonik erkeklik tarafından desteklenir.

MEDYADA ERKEKLERİN TEMSİL EDİLME BİÇİMLERİ

Medyada erkeklerin temsil edilme biçimleri, genellikle hegemonik erkeklik normlarına dayalı olarak şekillendirilir. Bu temsiller, belirli cinsiyet rollerini ve erkeklik ideallerini güçlendirebilir, diğer erkeklik biçimlerini ya da cinsiyet kimliklerini dışlayabilir. Kültürel pratiklerin önemli bir ayağı olan televizyon dizileri ve bu dizilerde sunulan toplumsal cinsiyet kalıpları bize hegemonik erkeklik biçimleri sunar. Erkeklik ve kadınlık rolleri  kitle iletişim araçlarıyla izler kitleye sunulur. Kadınlar ev içi etkinliklerle meşgul, duygularıyla hareket eden kişi olarak yansıtılırken; erkekler ev dışı alana ait, aklıyla hareket eden kişi olarak görülür.  Genç, orta sınıf ve kentli erkek evle ilgilenmeyi yadırgamamaktadır ancak ortanın altı ve daha muhafazakar kesimde bu durum erkekliği kıran bir unsur olarak görülmektedir.

Televizyon dizileri, filmler ve reklamlar genellikle güçlü, kararlı ve kontrol sahibi erkek karakterleri öne çıkarır. Bu karakterler genellikle liderlik rollerine soyunur, zorlu durumlarla başa çıkar ve duygusal olarak güçlü görünür. Bu temsil biçimi, güçlü ve kontrol sahibi erkeklik ideallerini güçlendirebilir. Yeşilçamdaki erkek karakterlere baktığımızda ilk olarak Ayhan Işık aklımıza gelir. Ayhan Işık; sert erkek, namuslu, duygularını belli etmeyen, evin geçimini sağlayan, çocuklarına ve karısına belli etmediği şefkati olan, evini dışardan gelecek tehlikelere karşı koruyan erkek tipini üstlenir. Hegemonik erkeklik modeline uymayan erkekler eril şiddete maruz kalmaktadır. Geleneksel ataerkil cinsiyet rollerini reddeden özneleri olan filmler ve diziler ortaya çıksa bile toplumun içine işlemiş olan burjuva erkekliğin temsil ettiği ideal erkek kimliği hiçbir zaman yok olmamıştır.

ERKEKLİK İDEALİNİ YENİDEN TANIMLAMAK

Hegemonik erkeklik; 1980 sonrasında yoğunlaşan çalışmalarla “genç, kentli, beyaz, heteroseksüel, tam zamanlı bir iş sahibi, makul ölçülerde dindar, spor dallarından en az birinde başarılı ve aktif performansa sahip erkeklerin temsil ettiği erkeklik demektir.(Sancar,2009,33)

Taşra şehirlerin özellikle ara mahallerinde “muhallebi çocuğu”, “karı gibi korkak”, “karı gibi nazlı” sıfatların hegemonik erkekliğe dahil olmayan erkekler için kullanılır. Bu şehirlerde elinde tesbih sallayan, ceketini omuzlarına atmış, topuklarına basarak yürüyen erkek ile takım elbisesiyle bir barda oturan, son model cep telefonu ve araba anahtarı masadayken purosunu tüttüren erkek, erkeklerin kendi aralarında farklı görünümleri olduğunu gösterir. Bu erkekler hegemonya kurmak için sürekli yeniden inşa olurlar, karşılaştıklarında birbirine zıt özellikleriyle çatışsalarda çıkarları ortak olduğunda birlikte hareket ederler.

Hegemonik erkeklikle mücadele, erkeklik idealini yeniden tanımlamayı gerektirir. Erkeklik, güç, kontrol ve liderlikle sınırlı kalmamalıdır. Erkeklerin kırılganlık, dayanışma ve duygusal açıdan zengin olma hakları da vardır. Toplumsal normları değiştirmek zaman alır ancak toplumun çeşitli kesimlerinin bu konuda birlikte çalışmasıyla mümkündür. Toplumun farklı grupları arasında diyalog ve işbirliği, hegemonik erkeklik ideallerini sorgulamak ve değiştirmek için önemlidir. Bu noktada, toplumun genel algısını değiştirmek ve erkekler arasında bu yeni normları desteklemek önemlidir.

HEGEMONİK ERKEKLİKLE MÜCADELE!

Hegemonik erkeklikle mücadele, toplumda var olan cinsiyet normlarına, rollerine ve erkeklik ideallerine karşı bir direniş ve değişim çabasıdır. Bu mücadele, daha adil, eşit ve çeşitli bir toplum oluşturma amacını taşır. Bu mücadelenin ilk eğitimi çocuk yaşta başlamalıdır.

  • Cinsiyet eğitimi, toplumun cinsiyet rolleri hakkındaki stereotiplerini sorgulamaya ve değiştirmeye yönelik önemli bir adımdır. Eğitim programları, çocukluk çağından başlayarak cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık yaratmayı amaçlamalıdır.
  • Medya ve Kültür Eleştirisi: Medya, toplumun cinsiyet normlarını şekillendirmede önemli bir rol oynar. Hegemonik erkeklikle mücadelede medya ve kültür eleştirisi, medyanın ve kültürün erkeklik ideallerini nasıl yansıttığını sorgulamayı ve değiştirmeyi içerir. Daha çeşitli ve gerçekçi erkek karakterlerinin temsil edilmesini teşvik etmek önemlidir.
  • Duygusal Zeka ve Empatiyi Teşvik Etme: Hegemonik erkeklik normları genellikle duygusal ifadenin sınırlı olduğunu ve empatinin zayıf olduğunu öne sürer. Bu normlara karşı çıkarak, duygusal zeka ve empatiyi teşvik etmek önemlidir. Erkeklerin duygusal açıdan zengin ve hassas olmalarına destek olunmalıdır.
  • Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Politikalarına Katkıda Bulunma: Cinsiyet eşitliği politikalarının desteklenmesi ve geliştirilmesi, toplumun cinsiyet normlarına yönelik kurumsal düzeyde bir değişimi teşvik edebilir. Bu iş yerlerinde, okullarda ve diğer toplumsal alanlarda daha adil bir cinsiyet denge sağlamayı hedefler.

ÇARE FEMİNİZMDE…

Feminizm, temel amacı cinsiyet eşitliği olan bir harekettir. Sadece kadınların değil, aynı zamanda erkeklerin de toplumsal cinsiyet rollerini sorgulamalarını teşvik eder. Bu durum, erkeklerin de duygusal ifadelerini özgürce göstermelerine, kendi ilgi alanlarına göre kariyer seçmelerine ve ilişkilerde daha eşit bir paylaşımı benimsemelerine yardımcı olur. Feminist hareket, duygusal zenginlik ve duygusal ifade serbestisi konusunda daha esnek ve açık bir toplumun savunucusudur. Böylelikle erkekler duygusal ifadelerini serbestçe ifade edebilir ve kendi içsel dünyalarını daha iyi anlamaya çalışabilirler. Feminizm, baba ve eş rollerindeki geleneksel normlara meydan okur ve daha esnek, eşitlikçi bir yaklaşımı destekler. Bu, erkeklere çocuklarına daha fazla zaman ayırmalarına ve ev işlerine daha fazla katılımlarına olanak tanır. Sonuç olarak, feminizm erkekler için gerekli, önemli ve faydalı bir perspektif sunar. Cinsiyet eşitliği ve toplumsal cinsiyet normlarının sorgulanması, sadece kadınlar için değil, aynı zamanda erkekler için de daha adil, özgür ve eşitlikçi bir toplum yaratmaya katkıda bulunur..

Hegemonik erkeklikle mücadele etmek, toplumsal cinsiyet normlarını ve rollerini çeşitlendirmenin bir adımıdır. Toplumun, bireylerin farklı cinsiyet kimliklerini ve rollerini benimsemesine olanak tanıyan bir ortamı teşvik etmesi, daha adil ve eşit bir toplumun temelini oluşturur. Bu dönüşüm, sadece erkekleri değil, tüm toplumu daha sağlıklı ve kapsayıcı bir yöne taşıyacaktır.

  KAYNAKÇA

Bu içeriğin her türlü sorumluluğu ve hakları, yazar(lar)ına aittir.
Bu içerik, Temsil.org editör ekibinin ve bu sitedeki diğer içerik üreticilerinin görüşlerini yansıtmaz.