Yazar: Suyin Haynes
Orijinal Başlık: Anne Boleyn Has Had a Bad Reputation for Nearly 500 Years. Here’s How One Historian Wants to Change That
Çeviren: Derin Yaylalıoğlu
VIII. Henry’nin ikinci eşi olan Anne Boleyn, 16. yüzyılda dünyanın en güçlü kadınlarından biri olarak tarihe geçmiştir. Henry’nin Anne ile birlikte olabilmek için ilk eşi Aragonlu Katherine’den boşanma isteği, 1533’te İngiltere’nin Roma Katolik Kilisesi’nden şaşırtıcı şekilde kopmasının nedenlerinden biri olmuştur. Tudor hanedanı yandaşları bile onun hakkındaki düşüncelerini açıkça dile getirmekten kaçınmamışlardır. Modern dönemde bile Boleyn baştan çıkartıcı, güç düşkünü altı parmağı olan ve kralı ayartan bir cadı olarak söz edilmiştir. Bu açıklamalar ne yazık ki akıllara kazınmıştır.
Yüzyıllar geçmesine rağmen Anne Boleyn’in üstüne yapışan bu kötü itibarı, geleneksel tarih anlatılarından günümüzün popüler kültürüne kadar aynı şekilde gelmiştir. Pek çok popüler kültür ürünü bu itibarı sürdürmeye devam ediyor: 1536 yılında vatana ihanet suçlamasıyla idam edilmesine kadar sadece üç yıl boyunca Henry’nin kraliçesi olan Boleyn’in hikayesi, kamuoyunun merakını çekmeye devam ediyor. Natalie Portman’ın Boleyn’i entrikacı ve baştan çıkarıcı biri olarak canlandırdığı The Other Boleyn Girl filmi ile Claire Foy’un canlandırdığı Anne’in hırslı ve sosyal statü kazanmaya çalışan bir kadın olarak gösterildiği Wolf Hall adlı televizyon dizisinden başkasına itibar etmeyin.
Anne Boleyn’in Gerçek Hikayesi: Aşk mı, İhanet mi?
Tarihçi Hayley Nolan’a göre, bu temsiller akla gelmemiş soruları uyandırdı. ”Henry’nin bunu neden ve nasıl Anne’e yapabildiğinin arındaki gerçeği öğrenmek istedim.” diyor Nolan. ”Ve Henry’i araştırırken Anne hakkında söylenen her şeyin doğru olmadığını öğrendim.”
Nolan’ın yeni kitabı Anne Boleyn: 500 Yıllık Yalanlar, bir yandan biyografi, bir yandan da tarihi bir ifşa niteliğinde. Boleyn’in hayatını araştırmak için sıklıkla kullanılan geleneksel kaynakları sorgulayan eser, kraliçenin insani, dini ve siyasi çabalarını da vurguluyor. Pek çok popüler tarih anlatısına göre, Boleyn, iktidar peşinde koşan Henry’ye göz koymuş ve kral, aşkı uğruna Roma ile bağlarını kopararak onunla evlenmiştir. Henry’nin ona yazdığı aşk mektupları hakkında çok şey anlatıldı. Tarihi belli olmasa da, günümüze ulaşan mektuplarının (sadece Henry’ninkiler kaldı, Boleyn’inkiler kaybolmuştur) yaklaşık üç yılı kapsadığı düşünülmektedir.
Ancak Nolan’ın anlatımına göre kral, Boleyn ile tanışmadan yıllar önce Aragonlu Katherine’den boşanmak için gizli araştırmalar yapmaktaydı. Boleyn, Henry’nin yakınlaşmalarına direnmiştir. 1526 yazında kraliyet sarayından kaçmış ve bu aşk mektupları, onun sarayda olmadığı, Henry’nin kur yapma çabalarına uzak durduğu zamanlara denk gelmektedir. Tarihçilerden bazıları, bunun hesaplanmış bir taktik ve cinsel şantaj olduğunu söylüyorlar. ”Bir kız hayır dediğinde, aslında evet demek istiyordur” anlayışının en çarpıcı örneklerinden biri, diyor. “Henry’nin tacizini aşk mektupları olarak yorumlayan ve sevdiği kraliçeyi ölüme mahkûm ettiğini iddia edenler de var. Üzgünüm ama bir adamın bir kadını öldürme şekli, ona olan aşkını kanıtlamaz. Eğer bu, başının kesilmesiyle sonuçlanabiliyorsa, bu asla aşk olmamıştır.”
Entrika ve Güç Mücadelesi Arasında Boleyn’in Suçlanışı
Nolan, günümüzde kadınlarla ilgili anlatılan bazı hikayelerin, Boleyn’in hikayesiyle benzerlikler taşıdığını düşünüyor. Örneğin, bu sonbaharda Yeni Zelanda’da jüri, 27 yaşındaki bir adamı İngiliz sırt çantalı gezgin Grace Millane’in cinayetinden suçlu buldu. Savunması, Millane’in rızaya dayalı seks sırasında kazara öldüğü iddiasına dayanıyordu. Ancak davayla ilgili medya haberlerinde, Millane’in cinsel geçmişine gereğinden fazla odaklandığı için eleştirildi.
Nolan, “İnsanlar Tudor döneminin farklı bir zaman olduğunu söylemeye çalışsalar bile, hayır, bu doğru değil” diyor. “Aslında, kurbanı savunmamız gerekirken, onu itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Bu yüzden Anne’in hikayesinin romantikleştirilmesini göz ardı edemeyiz. Hikaye gün yüzüne çıktıkça etkisi de artıyor.”
“Boleyn’in hikayesinin hiçbir kısmı, sonu kadar bunu net bir şekilde ortaya koymaz.” Boleyn, 1536 Mayıs’ında zina yapmakla suçlandığı beş adamla birlikte tutuklandı. Bunlardan biri de kardeşi George’du. Önce zina, ensest ve vatana ihanet suçlarından yargılandı ve suçlu bulundu. Ayrıca, sevgililerinden biriyle kaçabilmek için kralı öldürmeyi planladığı iddiasıyla da suçlandı. Ancak bu sırada Henry, metresi Jane Seymour’a çoktan aşık olmuştu ve Boleyn’in idamından bir gün sonra onunla nişanlanacaktı.
Nolan, tarihçilerin onlarca yıldır fikir ayrılığına düştüğü tartışmalı bir konu olan zinanın ötesinde bir durum olduğundan şüpheleniyor. Birçok tarihçi, Boleyn’e yöneltilen suçlamaların en azından abartıldığı, en kötü ihtimalle ise Kraliçe ile bir güç mücadelesi içinde olan Henry’nin danışmanı Thomas Cromwell tarafından tamamen uydurulduğunu düşünüyor. Nolan, Kraliçe’nin mahremiyet eksikliğin ve derin dini inançlarının, onu sadakatsiz biri olarak nitelendirmenin imkansız olduğunu ve birçok erkekle birlikte olamayacağını gösterdiğini savunuyor.
Boleyn, idamından iki ay önce, yerel yetkililerin işsizler için iş bulmaları gerekli kılan Yoksulluk Yasası’nın çıkarılmasına katkıda bulundu. Bu yasa, Cromwell’in başkanlığındaki konseye rakip olacak yeni bir yönetim kurulu oluşturulmasını gerektiriyordu. Nolan, “Birdenbire Cromwell’in Kraliçe’yi neden bu kadar büyük bir tehdit olarak gördüğüne dair çok daha güçlü bir nedenimiz oldu,” diyor. “Kraliçe acımasız bir zorba ya da baştan çıkarıcı değildi; aslında, bu radikal yoksulluk karşıtı yasayı parlamentodan geçirmek için hayatını riske atan çalışkan bir politikacıydı.” Yasanın oluşturulması uzun zamandır Cromwell’e atfedilmiş olsa da, Boleyn’in katkısı bu Kasım ayındaki İngiltere Parlamentosu Haftası’nın bir parçası olarak kabul edildi.
Anne Boleyn’in geleneksel tarihteki yorumu, hikayesinin bu kısmını gizleyen kaynaklara dayanmaktadır. Örneğin Nolan, İspanyol Büyükelçi Eustace Chapuys’un Boleyn hakkında yazılmış birçok çağdaş yazının kaynağı olduğunu ve Aragonlu Katherine’in destekçisi olduğunu belirtiyor. Ayrıca, Chapuys’un ötesinde, 1500’lerde kayıt tutan kişiler ve sonraki yüzyıllarda bu kayıtları yorumlayanlar ezici bir çoğunlukla erkekti. Nolan’a göre, bu durum kadınların yalnızca “hile” yoluyla güce ulaştığı algısını besledi.
Nolan, Boleyn’in hikayesinin düzeltilmesinin, kadınların hikayelerinin anlatılma biçimi üzerinde geniş kapsamlı etkileri olduğunu savunuyor. “Okurlara ve izleyicilere, kadınların yalnızca bencil ve anlamsız nedenlerle güç istediklerini söylediğimizde, dünyaya tehlikeli bir mesaj gönderiyoruz,” diyor. “Okurlara Anne’in bir dizi ateşli ilişkisi olduğu için öldürüldüğünü söylediğimizde, kadınların düşüşlerini hak ettiklerini ima ediyoruz.”
Mary Beard’ın Kadınlar ve Güç: Bir Manifesto adlı kitabında, klasikçi Beard, kadın düşmanlığının kökenlerinin Antik Yunan’a kadar izlenebileceğini ve zehirli Medusa imgesinin Angela Merkel ve Hillary Clinton gibi çağdaş kadın liderlere kadar atfedildiğini söylüyor. İngiltere’de bu yıl birkaç kadın politikacı, ölüm ve tecavüz tehditleri şeklindeki artan tacizi gerekçe göstererek yaklaşan Aralık genel seçimlerinde aday olmayacaklarını duyurdu. Nolan’ı, Boleyn’in hikayesini duyurmaya kararlı kılan iklim buydu.
Nolan, “Boleyn’nin hikayesi her zamankinden daha anlamlı, çünkü o, görevden alınan bir politikacıydı,” diyor. “Bu süreç hala devam ediyor ve bu yüzden tarihin bir daha asla tekerrür etmemesini sağlamak için gerçekten ne olduğunu öğrenmemiz gerekiyor.”
Kaynakça: https://time.com/5739697/anne-boleyn-biography-women-history/
Yorumunuzu Yayınlayın