Edebiyatta polisiye türü; 19. yüzyılın sonlarında, ‘Sherlock Holmes’ efsanesinin getirmiş olduğu etkiyle ivmelenerek, 20. yüzyıl başlarında tam anlamıyla bir yükseliş dönemine geçti. Tabi ki Sherlock Holmes’ ten önce, edebiyat araştırmacıları tarafından, polisiye türünün başlangıcı olarak görülen bazı eserler var. ‘’The Notting Hill Mystery’’ romanı, ‘’Charles Felix’’ tarafından 1862 yılında yazılmış, polisiye ve dedektiflik türünün ilk resmi örneği olarak kabul ediliyor.
Burada ise konumuz: ”Arsène Lupin”. Kimilerine göre bir kılık değiştirme uzmanı, kimilerine göre bir hırsız, kimilerine göre ise centilmen bir aşık…
MAURİCE LEBLANC
Öncelikle yazardan biraz bahsedelim. Maurice Leblanc, 1864 yılında Rouen, Normandiya’da doğmuş bir yazar. Eğitim hayatına bakacak olursak, Hukuk fakültesinde okuduğu sırada, edebiyata olan merakı daha ağır basmış. Bu alana yönelmiş. Çok başarılı ve oldukça etkili eserler yazmış. Dünya çapında tanınmasını sağlamış olan üne, Arsen Lüpen karakteri ile ulaşmış. Yazı hayatı süresince, farklı karakterler yaratmaya çalışmış fakat başarılı olamamış. Bu konuda: “Lüpen beni her yerde takip ediyor. O benim gölgem değil, ben onun gölgesiyim.” diyor. Buradan, yazarın yaratmış olduğu karakterin, kendisinin dâhi önüne geçtiğini anlayabiliriz.
O zaman kim bu Arsène Lupin (Arsen Lüpen) veya Don Luis Perenna, Raoul De Limesi, Raoul D’andresi, Jim Barnett, Jean Enneris, Valmeras gittikçe uzayacağa benziyor bu liste. Bazı isimleri, anagram tekniği ile oluşturulmuş. Mesela Paul Sernine.
Hırsızlık konusunda o kadar başarılıdır ki şu ana dek yaşamış olan en büyük hırsızları, onun öğrencisi zannedersiniz. Ancak bir o kadar da centilmenlik konusunda sınırları aşmış bir karakter. Yazarın, Arsen Lüpen ile ilgili 25 tane kitabı var. Maceraların ve yaşanan olayların fazlalığını, sadece kitap sayısına bakarak bile anlayabiliyoruz.
Açıkçası, döneminde oldukça popüler ve çok büyük bir şöhrete sahip olan Sherlock Holmes karakterine, bir tezat olarak yaratılmış. Arsen Lüpen ’in doğuşunda Sherlock Holmes ’ün etkisi vardır diyebiliriz. Fakat bu durum onu, Sherlock Holmes’ ün gölgesinin karanlıklarına hapsetmemiştir. Yeri gelince gölgelerin, yeri gelince aydınlıkların efendisi olmuştur.
Dünya çapında tanınırlığı oldukça fazladır. Bu şöhret ülkemize kadar gelmiştir. Edebiyatımızın usta kalemlerinden birisi olan Peyami Safa’nın, Arsen Lüpen ’den oldukça etkilenmesi sonucunda yazmış olduğu Cingöz Recai serisi, bu duruma örnek teşkil edebilecek en iyi romanlardan birisi.
Arsen Lüpen’ in Karakter Özellikleri
Arsen Lüpen; -doğruluğundan tam olarak emin olmamakla birlikte ki bu zaten mümkün değildir- 1874 doğumlu, 18 yaşına kadar kendisini, dayanıklılık ve kuvvet konularında geliştirmiş, hitabet dersleri almış, yara bakımı ve ilk yardım konusunda bilgili ayrıca hukuk alanında eğitimli bir karakter. Romanlarda Lüpen’ in özgeçmişine, uzun uzadıya rastlamıyoruz. Çünkü her ne kadar bilinen bir karakter olsa da bir o kadar da gizemli. Zaten bu çelişkiler, karakterimize yön veren ve hayatına devam etmesini sağlayan unsurlardır.
Arsen Lüpen, kitaplarda genellikle mutlu, pozitif, kendisine hâkim olmayı başarabilen bir karakter. Her konuşması sanki bir tirat gibi. İnsanları sadece konuşmasıyla ve mimikleriyle etkileyebilecek bir yeteneğe sahip. Bana öyle geliyor ki; bir insanın parasını veya değerli bir eşyasını, gözünün önünde çalsa dâhi, konuşarak, o insandan çaldığı şeyin daha fazlasını, kendi isteğiyle, kendisine vermesini sağlayabilir. Bu büyük bir yetenek. Her ne kadar hırsız olsa da bazı karakteristik ve kendine has özellikleri var. Silah kullanmayı hiç sevmiyor fakat çok iyi kullanabiliyor. Kan görmeyi hiç sevmiyor fakat birçok insanın kanının akmasına sebep oldu. Kadınları etkilemekte bir usta. Aslında, kadınların hepsini çok sever, sadece tek bir kadın ile değil ‘kadınlık’ ile ilgilenir. Kadınlar için birçok kez kendisini tehlikeye atmıştır. O kadar fazla kılık değiştirmiştir ki gerçek siması asla, kimse tarafından bilinemez. Bu sebeple kendi suç mahallinde, kendisini araştıran dedektiflerden biri bile olabilir. Ama herkesin en çok bildiği özelliği ise olay yerinden ayrılmadan önce, kendi kartvizitini olay yerine bırakmasıdır.
Marius Jacob’ a değinmesek olmaz. Arsen Lüpen ‘in oluşmasında, büyük payı olan bir kişidir. Zamanında Fransa’ da yaşamış ve Anarşizme sıkı sıkıya bağlı bir genç. Birçok hırsızlık yapmıştır. Olay yerlerine, mizahi notlar bırakmıştır. Arsen Lüpen’ in bu özelliği, buradan esinlenilmiştir. Centilmenliği ise Sherlock Holmes’ ten. Marius Jacob, bir ihbar sonucu tutuklandığında deli rolü yaparak, hapishane yerine akıl hastanesine yatırılmış. Fakat sonrasında oradan kaçarak, hırsızlık yapmaya devam etmiştir. Görüldüğü üzere, Arsen Lüpen gibi bir karakterin oluşumunda etkili olması gereken kişinin, Marius Jacob’ tan başka biri olması düşünülemezdi. Yapmış olduğu hırsızlıklar, belki döneminde hiç sevilmese de günümüzde ilham olduğu karakter ile milyonlarca insanın okuduğu bir efsaneye dönüştü.
Arsen Lüpen efsanesinin kitaplarına bakacak olursak; Kibar Hırsız, Arsen Lüpen Herlock Sholmes’ e Karşı, Oyuk İğnenin Esrarı, Sekiz Yüz On Üç (813), Kristal Tıpa, Arsen Lüpen’ in İtirafları, Obüs Patlaması, Altın Üçgen, Otuz Mezarlı Ada, Kaplan, Saat Sekizi Çalarken, Dr. Kagliastro, Yeşil Gözlü Kız, Müfettiş Barnett ve Ortakları, Çalınan Tablolar, Mutlu Fakat Yalnız, Esrarengiz Ev, İki Çehreli Kadın.
Bu kitapların dışında, Türkçe’ ye çevrilmemiş eserleri de bulunmaktadır. Fransızca olarak, edebiyata ilk girdiği zamanlarda, haftalık dergilerde yayınlanan, kısa öyküleri de bulunmaktadır.
20. yüzyılın başlarından itibaren, birçok ülkede tiyatroları oynanmış, hakkında etkili gösteriler düzenlenmiştir. 70’li yıllara gelindiğinde, hakkında bir televizyon dizisi çıkarılmıştır. Ayrıca çizgi roman şeklinde, halka sunulmuştur. 2004 yılında, bir adet filmi çekilmiştir. Son olarak 2021 yılında, Netflix tarafından ‘Lupin‘ isminde bir dizi daha çekilmiştir.
‘’İçinde bulunduğu en zor durumda bile nüktedanlığını kaybetmeyen, zenginlerin cebini boşaltıp fakirlere yardım eden, pervasız ve küstah Arsène Lupin’ dir o! En öldürücü silahı, esprili buluşlarıdır. Kalbini tek bir kadına değil, hayatının kadınlarına adamıştır.’’
KAYNAKÇA
- Arsen Lüpen Serisi, Maurice Leblanc
Yorumunuzu Yayınlayın