BARIŞ MANÇO KİMDİR?
2 Ocak 1943 yılında, Üsküdar’da sadece Barış Manço değil onunla beraber; Anadolu Rock’un babası, çocukların Barış abisi, Türk halkının vücut bulmuş hali ve yediden yetmişe her aşığın gönül dostu dünyaya geldi.
Türk sanatçı, şarkıcı, besteci, söz yazarı, TV programı yapımcısı ve sunucusu, köşe yazarı Devlet Sanatçısı ve Kültür Elçisi. Bütün bu sıfatlardan önce, çocuk yaşta vefat eden amcasının lakaplı ismini almış bir şahsiyettir Manço. On iki altın ödül, bir platin albüm ve kaset ödülü kazanmadan önce, halkın sevgisini kazanan bir şahsiyettir Manço. Bestelediği 200’ün üzerindeki şarkılarından bazıları; Arapça, Bulgarca, Felemenkçe, Almanca, Fransızca, İbranice, İngilizce, Japonca ve Yunanca olarak yorumlanmadan önce, herkesin anlayabildiği bir gönül diliyle sanatçılık yapmış bir şahsiyettir Manço.
EĞİTİM HAYATI
Müziğe başlangıcı Galatasaray Lisesi’nde olan Barış Manço, Şişli Terakki lisesinde eğitimini tamamlayarak Yüksek öğrenimini Belçika Kraliyet Akademisi’nde, “resim, grafik, iç mimari” alanında tamamladı ve okulunu birincilik ile bitirdi.
MÜZİK TUTKUSU
1957’de amatör olarak müzikle ilgilenmeye başlayan Manço, 1958 yılında ilk grubu olan, Kafadarlar grubunu kurdu. Ortaokul yıllarında kurulan bu grup, Rock’n Roll coverları yaparken, Barış Manço da ilk bestesi Dream Girl‘ü bu dönemlerde yaptı ve Ankara’da küçük bir müzik ödülünün de sahibi oldu. İkinci grubu Harmoniler‘de yine Galatasaray Lisesi’ndeki arkadaşları vardı. 1959’da, Galatasaray Lisesi konferans salonunda ilk konserini verdi. Böylelikle ismini, unutulmazlar listesi ve halkının gönlüne yazmış olan Barış Manço’nun sanatçılık hayatı, başlamış oldu.
YURTDIŞI MACERASI
Fransız şarkıcı Henri Salvador tarafından Fransızcası, fazla kilosu ve dış görünüşü yetersiz bulunan Barış Manço, anlaşma yapmayarak Paris’ten ayrılmıştır. Hayatı boyunca Türkçe dahil 4 dili akıcı şekilde konuşmuştur. Belçika Kraliyet Akademisi’nde resim, grafik ve iç mimarlık eğitimi görürken bir yandan da garsonluk, otomobil bakıcılığı işlerinde çalışmıştır. Fransız bir müzisyenin, Barış Manço’nun aksanını beğenmediği için onun plağının çalınmasını yasaklaması, Barış Manço’yu derinden etkilemiş ve Avrupa kariyerini sona erdiren nedenlerden biri olmuştur. 1966’da Olympia’daki konser sırasında Vahşi Kedi anlamına gelen Les Mistigris adlı Belçikalı grupla tanıştı ve çalmaya başladı. 1967’ de Hollanda’ da geçirdiği bir kaza yüzünden dudağı yarıldı ve o ünlü, Barış Manço bıyığını bırakmaya başladı. O dönemler birlikte çaldığı grupla Türkiye’de konserler vermeye başlayan Manço, yavaş yavaş tanınmaya başlıyor ve kariyer basamaklarını başarılı bir şekilde tırmanıyordu. Vize problemleri yüzünden Les Mistigris adlı grupla yollarını ayırdı Manço. Barış Manço İstanbul’a geldiğinde Kaygısızlar grubuna katıldı. Grubun genç gitaristleri, Mahzar Alanson ve Fuat Güner’di. Artık ruhumuz Barış Manço müziği zevkinin, Türkiye’de olan mükemmel isimlerle buluşmasıyla doruklarda yaşayacaktı.
YURDA DÖNÜŞ VE ”KAYGISIZLAR”
Kaygısızlar daha önce de kendi konserlerini veren genç bir gruptu. Manço bu gruba yeni bir soluk getirecekti. En mükemmel Barış Manço hitlerinden olan Kol Düğmeleri‘nin kaydı, bu grubun şansı olacaktı.
Grup olarak Psychedelic akımından etkilenmişlerdi. Hem Anadolu temaları hem de doğu desenlerine yakın olan bu akımın etkisinde bir yandan Bebek, Kağızman gibi türküleri yorumlarken bir yandan da İngilizce besteler yapıyorlardı.
45’liklerden Ağlama Değmez Hayat, 50.000’den fazla satış yaptı ve bu başarı Barış Manço’ya ilk kez Altın Plak Ödülü‘nü kazandırdı. 25 Nisan 1970 Cumartesi, İstanbul Fitaş Sineması konserinde, oyuncu Nebahat Çehre’nin ellerinden ödülünü alırken, artık geleceğini görebiliyordu ve heyecanı hala kalbindeydi. Barış Manço ve Kaygısızlar grubunun yaptığı besteler, günden güne daha çok ilgi görüyordu. Plak şirketlerinin de dikkatinden kaçmayan bu gelişme, onlara yeni teklifler kazandırdı. Fransız plak şirketleri Philips ve Barclay anlaşma teklif ettiler. Aynı yıl Fransa’ya giden Barış Manço, plak şirketinin önerisi üzerine, Barıshango adıyla tanıtıldı. Kaygısızlar grubu ise artık Possibility adını taşıyordu. Bundan sonraki süreçte, artık daha kaliteli kayıt imkanları vardı ama bu kayıtlar her nedense piyasaya uzun süre sürülmedi. Bunun yanında yapılan isim değişikliği de olumsuz eleştiriler alıyordu. Olumsuz ne olursa olsun, bu iyi olan şeyleri gölgeleyemezdi.
YENİ BİR GRUP VE GELENEKSELLEŞME
Barış Manço 1969 sonunda Kaygısızlar ile yollarını ayırdı ve Fransa’da yeni bir grup kurdu. Yeni grubu Türkiye’de ”…Ve”, yurt dışında ise ”…Etc” olarak tanınacaktı.
1970, Barış için yepyeni bir yıldı. Psychedelic rock akımından sıyrılmış, artık Anadolu pop sularında yüzmeye başlamıştı. İstanbul’da nişanlanan Marie ve Barış çifti, Belçika’nın Liege şehrinde evlendi. Ancak bu evlilik çok kısa sürdü. Marie ve Barış 22 Haziran 1970’te ayrıldılar. Kasım 1970’te o güne kadar sürekli Batı enstrümanlarını kullanan Barış Manço, bu kez farklı bir şey denedi ve notalarını Kemençe sanatçısı Cüneyd Orhon’un yazdığı, Dağlar Dağlar‘ı seslendirdi. Barış Manço’nun gitarı ve kemençeyle buluşan bu türkü, Barış Manço müzik tarzının da başlangıcı oldu. Bu türkü ile plağı 700.000’den fazla sattı ve Barış Manço hayatındaki tek Platin Plak Ödülü‘nü işte o zaman kazandı. Ödülünü Nisan 1971’de, İstanbul Fitaş Sineması’ndaki konseri sırasında oyuncu Öztürk Serengil verdi. Dağlar Dağlar başarısı ile Türk müziği piyasasına tam anlamıyla girmişti Barış Manço. Bugün bile dilimizde olan o türkü, işte o günlerde Barış Manço’yu resmi anlamda hayatımıza kattı.
MANCHOMONGOL 1970
1970 yılı, Manço için oldukça başarılı ve güzel geçiyordu. Bir ilk daha yaptı ve ünlü Moğollar grubu ile birleştiler. Çünkü iki tarafın da amacı ortaktı; Türk müziği ile Avrupa’da ünlü olmak. Barış Manço’nun müziği o zamana kadar hala Batı’nın etkisindeydi ve Moğollar da Anadolu pop tarzında müzik yapıyordu. Ama artık bir bütün olmaya karar vermişlerdi.
Hatta Barış Manço bir röportajında şöyle söyledi:
“Artık biz bir bütünüz. Ne ben Moğollar’ın şarkıcısıyım, ne de onlar benim grubum. Yepyeni bir grup olduk. Adımız ManchoMongol. Kafaca anlaşan, aynı fikir seviyesine gelmiş olan bizler, yaptıklarımızın daha iyi olması için sesimizi bütün dünyaya kuvvetlice duyurabilmek için baş başa vermenin zamanının geldiğini anladık.”
Manchomongol‘un ilk Türkiye konseri, Barış Manço’nun Platin Plak Ödül töreninin yapıldığı Fitaş Sineması’ndaki konserdi. Sadece bir ay içinde, bugün hala dilimize dolanan türküler kaydettiler. Bunlardan ‘İşte Hendek İşte Deve‘ tıpkı Dağlar Dağlar gibi çok ilgi çekti ve artık Barış Manço klasiklerindendi. Haziran 1971’de grupta çıkan anlaşmazlıklar ve Barış’ın sağlık problemleri sebebiyle Machomongol dağıldı.
KURTALAN EKSPRES DÖNEMİ
1971 – 1972 yılları, Barış Manço’nun birçok sanatçı ile çalışarak Kurtalan Ekspres‘i kurma çabalarıyla geçti. 1972’de Kıbrıs’a giderken asker kaçağı olarak alınan Barış, Belçika Kraliyet Akademisi diploması sayesinde yedek subaylık hakkı kazandı. Ancak askere gitmeden önce Kurtalan Ekspres‘i kurdu. Kurtalan Ekspres, adını İstanbul’dan Güneydoğu’ya giden trenden alıyordu. Barış, Mayıs 1972’de grupla stüdyoya girerek Ölüm Allah’ın Emri ve Gamzedeyim Deva Bulmam‘ı kaydetti. Bu şarkıların yer aldığı plağı da yayınladıktan sonra gönlü rahat bir şekilde ancak kafasında yarım kalmış birçok projeyle askere gitti.
Kurtalan Ekspres dağılmayacağını ve Barış Manço’yu bekleyeceğini açıklamıştı. Barış Manço askerliği boyunca ordu evinde sahne alsa da dinleyicisine ulaşma ihtiyacını hissediyordu. Eğitim dönemi biter bitmez, plak ile dinleyicisine ulaşma yollarını denedi. Kurtalan Ekspres ile Küheylan ve Lambaya Püf De şarkılarını kaydederek peruklu bir fotoğrafının bulunduğu bir zarfla, piyasaya sürdüler. Küheylan‘ın sözleri ve Ağustos 1973’te yayınlanan askerlik sonlarında tamamlanmış olan albümlerde geçen şarkılar sebebiyle Barış Manço, ülkücü olarak eleştirilecekti. İlk video klibini, Hey Koca Topçu şarkısı için yine bu dönemlerde çektiler. Kurtalan Ekspres grubu olarak çektikleri klip ilgi çekmişti.
SİYASİ ALGILAR VE MÜZİK
Artık 70’lerin ortalarına geldiğimizde Cem Karaca solun, Barış Manço ise sağın sembolü olarak tanınıyordu. Ancak Barış Manço konserlerindeki Bozkurt işaretlerine karşı durarak müziklerinin herkes için olduğunu vurgulamak adına, Hey Koca Topçu‘yu sol yumruğunu kaldırarak söylüyordu. 1976’da Kurtalan Ekspres‘ten Özkan Uğur’un ayrılmasından sonra bir çatırdama başladı ve bilindik senaryo devreye girdi. Birileri gitti, birileri geldi, ama grup dağılmadı. Bu sırada Barış, Baris Mancho albümüyle yurt dışında son denemesini yapıyordu. Avrupa’da BarisMancho, Türkiye’de ise Nick The Chopper adıyla satışa sunuldu. Ancak Doğu ülkelerinde liste başı olsa bile, bir şansı yoktu. Bu albüm başarısız olmuştu. çünkü değerini Doğu ülkelerinden başkası bilemedi. Barış Manço, değerinin bilinmediği zamanlar yaşıyordu. CBS firması desteğiyle Londra’da Rainbow Tiyatrosu‘nda Kurtalan Ekspres ile konser vererek Türkçe ve İngilizce şarkılarda ruhunu semaya uçuruyordu. Ancak konserden sonra karaciğer enfeksiyonu geçirdi ve karın boşluğunda bağırsağına yapışan bir tümör nedeniyle Belçika’da ameliyat oldu. Sağlık problemleri ne yazık ki onu bir süre müzikten uzakta bırakacaktı.
BARIŞ MANÇO VE AŞK
Barış Manço müziğin aşkına o kadar düşmüştü ki, evlilik konusunda pek başarılı olamıyordu. Ancak 1975’te tanıştığı Lale Çağlar, onun sonsuz eşi olacaktı. 18 Temmuz 1978’de Barış Manço ve Lale Çağlar evlendi ve müzikle dolu bir masalla bir ömür mutlu yaşadılar. 19 Mayıs 1981’de ilk çocukları Doğukan Hazar Manço, Temmuz 1984’te de ikinci çocukları Batıkan Zorbey Manço da onlara katılacaktı.
USTALIĞA GEÇİŞ
Haziran 1978’de, Barış Manço yeni plağını hazırlamak için çalışıyordu. Barış Manço’nun Kurtalan Ekspres ile 6 ay boyunca çalıştığı albüm, 1979’da başarıyla yayınlandı.
Yeni Bir Gün, Barış Manço’nun Türkiye’deki yerini sağlamlaştırdı. Barış, birçok röportajında bu dönemi ustalığa geçiş olarak açıkladı. 1979’da Cem Karaca’nın Türkiye’deki etkisini yitirmeye başlaması da Barış Manço’nun Türkiye’de yeniden doğuşunu hızlandıran önemli bir olaydı. Barış Manço Türkiye’ye girdiği bu albümle Progresif Rock için en iyi örneklerdendi. Sarı Çizmeli Mehmet Ağa, Aynalı Kemer gibi şarkılarla sonunda bizim Barış abimiz oluyordu. Üstelik de kendi tarzından ödün vermeden. Onu bunca sevmemizin en önemli sebeplerinden biri de; birbirine zıt duracak iki şeyi bir araya getiriyor ve mükemmel yeteneğiyle onu bize sevdiriyordu. Progressive müzikle harmanladığı bu güzel şarkılar, elbette hit olmuştu. Barış Manço, 1979’da, Yılın Erkek Sanatçısı ünvanına sahip olmuştu. Yeni Bir Gün şarkısı bunun yanında, Yılın Bestecisi – Albümü – Düzenlemesi ödüllerini de beraberinde getirmişti. Bu güzel anların nazarı elbet çıkacaktı. Onu gönlümüzün sanatçısı yapan şarkılarını söylediği Belçika konserinden dönerken, Edirne’de bir trafik kazası yaşandı ve bel kemiği çatlayan Barış Abi, iki ay sahnelerden uzak kaldı. Barış Manço bu dönemde ilk kez başka bir sanatçıya beste verdi. Siparişi üzerine Nazan Şoray için hazırladığı Hal Hal şarkısının kaydında yine Kurtalan Ekspres vardı ve 45’lik olarak yayınlandı. Bu şarkı değerini buldu ve yılın şarkısı ödülünü kazandı. Nazan Şoray’a da Altın Plak kazandırdı. Bu şarkıyı daha sonra Barış Manço kendi sesinden de seslendirecekti. Eğri Büğrü ile birlikte yayınladığı bu plak, Barış Manço’nun son plağı olacaktı. Hal Hal 80’lerin popüler şarkısıydı artık ve Türk halkı bu takıyı, bu şarkı ile öğrendiğinden Barış Manço ile bir anılacaktı.
YENİ BİR ALBÜM VE POPÜLERLİĞİN ZİRVESİ
Temmuz 1981’de Sözüm Meclisten Dışarı albümü yayınlandı ve bu albümde yer alan Arkadaşım Eşek büyük küçük herkesin beğenisini kazandı. Ayrıca Dönence ve Gülpembe ile 80’li yıllar boyunca devam edecek bir üne sahip oldu. Özellikle Gülpembe çok merak uyandırdı. Oysaki Barış Manço, onu 1957’de Şeker Bayramı’nda yitirdiği babaannesi Nimet Hanım için yazmıştır. Şarkının duygusu salt sevginin ta kendisiydi. Barış Manço, TRT tarafından yapılan Türkiye elemelerine, Kazma şarkısıyla katıldı. Çok beğeni toplasa da jüri tarafından ön elemeyi geçemedi.
Bu elemeden sonra Barış Manço şunları söyledi: “Aslında benim jürim elli milyondur. Esas kararı onlar verecektir. Döneceğim ve parçayı plak yapacağım. O zaman her şey ortaya çıkacak.” Gerçekten de o zaman, her şey ortaya çıkmıştı. Barış Abi artık gerçek bir ağabeydi. 1983’teki Estağfrullah… Ne Haddimize! albümündeki Kazma ve Halil İbrahim Sofrası gibi şarkıların sözleriyle adeta Türk halkının söylemek istediklerini söylüyordu. Bu albümde Kol Düğmeleri‘ni de tekrar düzenledi ve bu haliyle de büyük beğeni topladı. Bunun üzerine 1983’te, Türk pop müziği dalında yılın sanatçısı seçildi. 1985’teki 24 Ayar albümü kapağında Kurtalan Ekspres yazmayan ilk Barış Manço albümüydü. Aslında Kurtalan Ekspres Barış Manço’ya eşlik etmişti. Bu albümle birlikte soundu değişen Kurtalan Ekspres, Barış Manço için son kez canlı çalmıştı. Çünkü Barış Abi, artık albümlerinde bilgisayar soundlarına yer vererek Kurtalan Ekspres‘i de sadece sahnede tutmak niyetindeydi. Ancak 1988’den sonra Kurtalan Ekspres adlı grubun kendi içinde yaşadığı sorunlar sebebiyle sadece Barış Manço konserlerinde göründü. Barış Manço, bu albümünde daha çok çocukların ilgi odağı olmuştu. Bundan sonra da hep çocukların Barış Abisi olacaktı.
BARIŞ MANÇO İLE 7’DEN 77’YE
Barış Manço’nun müziğe olan tutkusu malumdu ama her zaman kafasında kurduğu TV projeleri de vardı. Özellikle çocuklara yönelik bir program, her zaman hayaliydi. Sonunda bu hayali de gerçek oldu. İyi ki de oldu. Yoksa biz Barış Abisiz bir dünyada 90’lar kuşağını nasıl bilirdik. TV projesini hayata geçirmek için TRT 1 kanalına daha önce yapılmamış bir program önerisiyle gittiğinde, bunca zaman ona olumsuz yanıtlar veren kanal bu sefer kayıtsız kalamadı. Barış Manço ile 7’den 77’ye 1988 yılında dünyaya gelmiş oldu. Böyle dile getiriyorum, çünkü hepimizi onunla buluşturan bu program Barış Abi’nin üçüncü çocuğu olmuştu.
Gerçekten adı gibi 7’den 77’ye herkesin ilgisini çekmişti. Bu programla hepimiz Barış Abi’yle beraber gittiği 150’den fazla ülkeye gidip oraları gezerek onunla birlikte ‘dünyanın en çok yer gezen çocukları’ olduk ve Barış Abi hepimize yolculuk boyunca uslu durduğumuz için, söz dinleyip ıspanak yediğimiz için, bayram sabahları erkenden kalktığımız için hep 10 puan verdi. Adam Olacak Çocuk ile çocuklara övgüler verirken, İkinci Kahvaltı, Dönence ve Dere Tepe Türkiye ile yetişkinlerle buluştu.
BARIŞ MANÇO, YAŞAMA VEDA ETTİ.
Barış Manço 1 Şubat 1999’da Moda’daki evinde kalp krizinden öldü. Bence hepimizin sevgisini yüreğinde taşımak, kan pompalaması gereken bir organa fazla gelmişti. Barış Abi bizleri bırakıp sonsuzluğa gitti. Devlet sanatçısı ünvanı olan Barış Manço’ya devlet tarafından, ona yakışır bir tören düzenlendi. 3 Şubat 1999’da üzerinde Galatasaray bayrağı da bulunan Türk bayrağına sarılı tabutu, Atatürk Kültür Merkezi’ne getirildi ve bir tören yapıldı. Kanlıca Mihrimah Sultan Mezarlığı‘nda toprağa verildi. Mezarına Gesi Bağları yorumundan sebep Kayseri Gesi beldesinden getirilen topraktan atıldı.
BARIŞ MANÇO MÜZESİ
Barış Manço’nun ölümünden sonra Kadıköy Moda’daki köşkü, müze haline getirildi. Şu anda Barış Abi’nin kişisel eşyalarının sergilendiği bu müze, şarkıları ve sevgimizle birlikte hala onu yaşatmaktadır.
NEDEN BARIŞ ELÇİ?
Barış Manço, Türkiye’de Barış ismi verilen ilk bebekti. 1943 yılında doğan sanatçıya, geride bırakılan savaşların son bulması umuduyla bu güzel isim uygun görülmüştü. İsmine yaraşır bir yaşam süren Barış Manço, eserlerinde sevgi, barış ve sanat gibi değerleri işleyerek içimizi ısıttı. Barış Manço Türkiye’yi ve Türk kültürünü en güzel şekilde temsil etti, Japonya’dan Belçika’ya dünyanın her yanında değerlerimizin, kültürümüzün tanınmasını sağladı. ‘İnsanın öğrenmesi gereken ilk dil, tatlı dildir.’ diyen Barış Manço gittiği her ülkede sevildi, sayıldı.
BARIŞ ABİYE TEŞEKKÜR…
Hepimiz onun gözünde adam olacak çocuklardık ve bir şekilde hepimiz ”adam” olduk. Onu yanıltmayan bizler adına ve sizlerin de yerine bu satırlardan uzanıp önce sevgimizi, sonra özlemimizi iletiyorum Barış Abi’ye. Adam Olacak Çocuk ile yeteneklerimizi keşfetmemizi sağladığın için 7’den 77’ye hepimizin sevgilisi olduğun için bize yüzlerce ülkenin varlığını daha küçücükken öğrettiğin için İkinci Kahvaltı ile aile büyüklerimizle buluştuğun için hepimizin kalbinde kurduğun taht için seni böylesine sevdiğimiz için önce kendi adıma, sonra da sizler adına çok ama çok teşekkür ederim Barış Abi. Çünkü biz seni 7’den 77’ye hep çok sevdik. Sen iyi ki vardın ve şimdi biliyorum ki, olmasaydın, olmazdı…
Nasıl unuturuz seni can bedenden çıkmayınca.
Yorumunuzu Yayınlayın