Bir zamanların muhteşem yıldızı olan Elvis Presley ve Priscilla Presley’in hayatının bir kısmını anlatan Priscilla (2023) filmi, Priscilla Presley tarafından 1985’te yayınlanan Elvis and Me adlı kitabın uyarlamasıdır. Filmde ikilinin tanışmalarından, ayrılık sürecine kadar olan çalkantılı hayatları anlatılıyor. Filmi izlerken ikilinin hayatına çok fazla hâkim olmadığım için böyle bir hikâye ile karşılaşmayı ummuyordum açıkçası…

Filmin başlarında oldukça romantik olan çiftin, aşktan sarhoş olmuş hallerini görüp iç geçirsem de bir süre sonra ekrana bakarken bir şeyin rahatsız ettiğini fark ettim. Hem de çok tanıdık, hayatımızda sürekli olarak yaşadığımız bir şey. Romantik ilişkilerimizde, iş hayatımızda, arkadaşlık ilişkilerimizde ve daha birçok yerde rastladığımız bir şeydi bu: Manipülasyon.

Bu yazıda film analizi yapmayacağım için filmi detaylıca anlatmayacağım. Daha çok ilişkilerde yaşadığımız manipülasyon konusu üzerinde duracağım. Ama kısaca filmden de bahsedip anlatmak istediklerimi film üzerinden örneklerle pekiştirmek istiyorum.

ONUN İSTEDİĞİ KİŞİ OLMAK

Elvis, Priscilla’nın hayatına girdiği ilk zamanlarda onu dünyanın en güzel kızı gibi hissettiriyor ve her zaman ona çok fazla değer verdiğini açıkça ortaya koyuyordu. Priscilla, Elvis için hayatını değiştirip ailesinden uzaklaşıp onun yanına taşınıyor. Priscilla’nın burada yaptığı büyük bir fedakarlıktı. Aşk için yapılabilecek bir fedakarlıktı belki de. Elvis, onu kendi hayatına çekerek Priscilla’nın hayatını yavaşça ondan almaya başlamış oluyor. Priscilla, Elvis’in arkadaşları ile takılmaya başlıyor, onun gittiği ortamlara gidiyor, onun sevdiği kıyafetleri giymeye başlıyor. Hatta Elvis’in istediği gibi tarzını değiştiriyor ve bunların hepsi zaten olmalıymış gibi davranıyor. Priscilla’ya bu pembe bir rüya gibi geliyor. Çünkü herkes “onun yerinde olmanın” hayalini kurarken o bu hayatı yaşıyor.

İkili ilişkilerde de bu oldukça sık yaşanan bir şey aslında. İlk başlarda çok güzel, mükemmel, eşi benzeri olmayan biri olarak tasvir edilirsiniz. Yanınızda eşsiz biri olduğunuzu söyleyen biri vardır artık.  Böyle bir insana kendinizi teslim etmekten çekinmezsiniz. Sizi böylesine seven birine neden inanmayasınız ki zaten. Ama bu noktada manipülasyon başlar, fark etmezsiniz. Hayatınıza müdahale etmeye başlar ve siz de onun sizi sevdiği için yaptığına inanırsınız. Bu sırada kendini de övmeye başlar ve siz de onu gözünüzde kusursuz biri gibi görmeye başlarsınız. Büyülenirsiniz, aynı Priscilla gibi. Onun tek bir sözüyle hareket etmeye başlarsınız. Üstelik dışardan bakınca “buna da kanılmaz” demek çok kolaydır. Ama size verdiği sevgiyi bambaşka bir yere koymuşsunuzdur ve içinde olduğunuz durumu görmüyorsunuzdur.

MANİPÜLASYON

Manipülasyonun kelime anlamı: Davranış, duygular ve ilişkiler üzerinde kontrol sağlamak amaçlı taktikler kullanılması. Elvis, Priscilla’nın üzerinde bu şekilde baskılar kurmaya ilk zamanlardan itibaren başlamıştı aslında. Başlarda birbiriniz için yaratıldığınızı düşünüp bir rüyanın peşinden koşmaya başlarsınız. Ama artık kendi hayatınızı değil; onun size biçtiği hayatı yaşamaya başlarsınız. Onu sevdiğiniz için onun hayatını sevdiğinize ikna edilirsiniz. Belki de ait olmadığınız bir yerdesinizdir ama sırf o olduğu için oraya aitmişsiniz gibi davranırsınız. Priscilla 16 yaşında Elvis’in yanına gittiğinde yaşıtları gibi değil Elvis’in hayatındaki diğer arkadaşları gibi takılmaya başlar. Bir şekilde onun için olması gereken yaş grubunu bırakıp kendinden yaşça büyüklerle takılmaya başlar. Bu durum için belki de tercih diyebiliriz ama onun orada olması gerektiği baskısına, tercih demek doğru olmaz.

Elvis aylarca çekimlerde olup eve gelmese de Priscilla onu her zaman bekler. Çünkü Elvis gitmeden arkasında onu bekleyebilecek biri yaratıp gitti. Her zaman ne olay olursa olsun bir şekilde geri döndüğünde onu kabul edecek birisi vardı. Elvis, verdiği sevgi karşılığında Priscilla’nın hayatını almış oldu. Aslında hepimizin üzerinde kurulan bir davranış bu. Öyle kıymetli hissettiriyor ki onu her zaman bekleyebiliyorsunuz, belki de onun her zaman döneceği limanı olmak güzel hissettiriyor. Ama aslında bu sizi yalnızlaştıran bir şey haline geliyor. O, geri döndüğünde sizi bulabileceği için kendi hayatına devam ederken; siz onu bekliyor oluyorsunuz. Kendi hayatınızı yine onun hayatına uygun bir şekilde yönlendirmiş oluyorsunuz.

BİTİRİCİ SON

Şöhret ve zaman ikisinden de bir şeyleri aldı. Sevgiden, aşktan ve sabırdan kırıntı kalmadı. Manipülasyon, genellikle toksiklikle beraber gelir. Bu toksikliğin iki ana maddesi şiddet ve kıskançlıktır. Bir süre sonra iki taraf da bunu birbirine uygulamaya başlar. İki taraf da zehirlenir böylece. Elvis ve Priscilla’nın hikayesi, çocukları olduktan sonra birbirinden uzaklaşmaları ve Elvis’in başkası ile birlikte olması sonucunda bitse de ben bu iki kavramla bağdaştırdım. Manipülasyonlar asıl sonları olsa da Elvis’in başından beri içinde bastıramadığı öfkesi ve ikisini karşılıklı kıskançlığı bitirici sonları olmuştur. Manüpülasyon ile ilgili en bilinen söz ise tüm bu konuştuklarımızı iki cümlede açıklar: “Manipülasyon bir örümcek ağı gibidir. Sizi yavaşça sarar ve kontrolü ele geçirir.”

Elvis mi, Priscilla mı olduğumuzu kimse bilemez tabii ki ama filmin sonunda, yazının da başlığı olan replik bence herkesi rüyasından uyandırmasa da dürten bir son olmuştur.

“Seni başka bir adama mı kaptırdım?

Beni kendi hayatıma kaptırdın.”

Bu içeriğin her türlü sorumluluğu ve hakları, yazar(lar)ına aittir.
Bu içerik, Temsil.org editör ekibinin ve bu sitedeki diğer içerik üreticilerinin görüşlerini yansıtmaz.