“The gates of hell are open night and day;
Smooth the descent and easy is the way.
But to return, and view the cheerful skies,
In this the task and mighty labor lies.”

“Cehennem kapıları gece ve gündüz açıktır;
İnişi düzgün ve yolun sonu kolaydır.
Ama geri dönmek ve neşeli gökyüzünü görmek,
İşte bu, görev ve büyük bir çabanın işidir.”

-Virgil Aeneid

 MAXIMUS DECIMUS MERIDUS

“My name is Maximus Decimus Meridius, commander of the Armies of the North, General of the Felix Legions and loyal servant to the TRUE emperor, Marcus Aurelius. Father to a murdered son, husband to a murdered wife. And I will have my vengeance, in this life or the next. “

“Benim adım Maximus Decimus Meridius, Kuzey Ordularının komutanı, Felix Lejyonlarının generali ve GERÇEK imparator Marcus Aurelius’un sadık hizmetkarıyım. Katledilen bir oğlun babası, katledilen bir eşin kocasıyım. Ve intikamımı alacağım, ister bu hayatta isterse öbür dünyada.”

Gladyatör’den bahsederken akıllarda yankılanan bu alıntı, filmin dayandığı ana noktaları açıklamaktadır. İntikam, adalet, sadakat ve onur. Maximus’un Roma’nın sadık bir hizmetkarıyken ailesinin öldürülmesinin ardından intikam arayan adalet savaşçısına dönüşümünü simgeleyen bu alıntı, Maximus’un Marcus Aurelius’a olan sadakatinin ve Commudus’un yozlaşmış yönetimine karşı oluşturduğu direnişin temelini oluşturmaktadır.

Öbür dünyada intikamını alma kararlığı da bize filmin bir diğer unsurları olan ahiret ve ölüm temalarını işaret eder. Maximus’un bu sözleri, onun kimliğini, amacını ve kararlılığını güçlü bir şekilde ifade eder. Hem ailesinin kaybı hem de adaletin sağlanması için yaptığı yolculuk, Gladyatör’deki kahramanlık temasını şekillendirir.

Bütün bu konular özellikle ahiret ve ölüm temaları bizi doğrudan ikinci filme taşımaktadır.

YAPTIKLARIMIZ SONSUZLUKTA YANKI BULUR

İlk filmin son sahnesi ile devam filminin ilk sahnesi arasındaki paralellik, Elysium’un bir cennet olarak gösterimi ve bu cennetin “elinden alınması” meselesi üzerinden güçlü bir görsel ve tematik bağ kurmaktadır.

Elysium, Antik Yunan’ın cennet fikrinden türetilmiş Antik Roma dini inancıdır. Homeros’un Odisseia’sında Elysium için şunlar söylenir.

“Orada ne kar vardır ne şiddetli fırtına ne de hiç yağmur, ancak sürekli olarak okyanus, batı rüzgarlarının keskin ıslıklarını gönderir ki, insanlar için serinlik getirsinler.”

Bu sözler filmde hafif bir rüzgarla gösterilir. İlk filmin sonunda Maximus bu huzura ulaşmıştır ancak ikinci filme geçtiğimizde Hanno (Lucius) zaten kendi cennetinin içinde yaşamaktadır. Filmde tam olarak Hanno’nun cenneti Roma İmparatorluğu tarafından elinden alınmasıyla şekillenmektedir.

Rome has taken everything from me. But I will have my vengeance

Roma benden her şeyimi aldı ama ben intikamımı alacağım.”

Adalet, intikam ve ahiret inancı bu iki filmin bağlayıcı noktalarıdır. Hanno’nun adalet ve intikam yolculuğundaki başarısı, ahiret inancının arınma isteğinin ona verdiği güç sayesinde gerçekleşmektedir.

CEHENNEM KAPILARI

Lucius, film boyunca kendi içinde çatışmaktadır. Ölüm ve ahirette ulaşacağına inandığı Elysium hayali ile Roma’yı eski parlak günlerine döndürme isteğinin onda yarattığı içsel çatışmalar Virgil’in Aeneid’inde geçen “Cehennem Kapıları”na atıfta bulunarak seyirciye aktarılır.

Roma’nın yozlaşmış yapısı son imparatorlar Geta ve Caracalla döneminde artık çığırından çıkmıştır ve cehennem kapıları imgesi filmde onlarla özdeşleşir. Kötü yolda ilerlemek kolaydır, bu yolun karşısında engel yoktur. Bu dizeleri filmde ilk olarak Lucius’un ağzından imparatorlara karşı söylerken duymaktayız. Cehennem kapıları açık ve onları beklemektedirler.

Şiir şu şekilde devam eder “Ama geri dönmek ve neşeli gökyüzünü görmek, işte bu, görev ve büyük bir çabanın işidir.” Lucius bu dizeleri söylerken işledikleri suçların çok büyük ve geri dönülmesinin zor olduğunu ifade etmektedir. Bu mısraları korkusuzca dillendirmesinin sebebi onurlu yaşamanın onu Elysium’a götüreceğine olan inancıdır.

TANRILAR KONUŞTU

Gladyatör serisine genel anlamda baktığımızda Marcus Aurelius’un stoacı felsefesi üzerine şekillendiğini söyleyebiliriz. Filmde de oldukça gönderme yapılan “Kendime Düşünceler” kitabı karakterleri ve olay akışını yönlendirmektedir. Devam filminde de Lucius bu felsefenin somut bir örneği olmuştur.

Kendime Düşünceler, sık sık insanın kendi doğasına uygun yaşaması, erdem, adalet ve sabırla hareket etmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Onun felsefesi evrenin düzeni içinde bireyin görevini ve ahlakını keşfetmesi gerektiğini öğretmeyi amaçlamaktadır. Bu anlayış, sadece bir imparatorun değil, aynı zamanda kendi içsel yolculuğunu arayan bir insanın rehberi niteliği taşımaktadır. Tam olarak bu anlayış filmdeki özgür Roma anlayışı için karakterlerin verdiği mücadelenin temeli olmuştur. Bu mücadeleyi sürdürenlerin asıl arzusu Marcus Aurelius’un ideallerinde olduğu gibi, Roma’yı tekrar onurlu ve erdemli bir imparatorluk yapmaktır. Lucius’un savaşı, yalnızca bir taht mücadelesi değil, aynı zamanda yozlaşmış bir düzeni düzeltmek için ahlaki bir çabadır.

KENDİ RUHUNUN EFENDİSİ

“Kendi ruhunun efendisi ol; dışarıda değil, içeride özgürlüğü bul.”

Lucius’un, Roma’nın yozlaşmış düzenine karşı mücadelesi, dışsal bir savaştan daha çok kendi içsel çatışmalarını yenmesiyle gerçekleşir. İntikam duygusuyla adalet arayışı arasındaki dengeyi kurması hem kendi ruhunu hem de Roma’yı kurtarmasını sağlar.

Gladyatör 2, Marcus Aurelius’un felsefi mirasının bir sinemasal anlatısı olarak, bireyin içsel mücadelesini ve erdem yolunda kararlılıkla ilerleyişini beyaz perdeye aktarmıştır. Lucius’un hikayesi, Marcus Aurelius’un ideallerini hem tarihsel hem de ahlaki bir bağlamda yeniden canlandırır. Bu, Roma’nın yalnızca bir imparatorluk olarak değil, aynı zamanda erdemin ve adaletin bir simgesi olarak yeniden inşasının göstergesi olmuştur.

Bu içeriğin her türlü sorumluluğu ve hakları, yazar(lar)ına aittir.
Bu içerik, Temsil.org editör ekibinin ve bu sitedeki diğer içerik üreticilerinin görüşlerini yansıtmaz.