Tarih boyunca bazı yapılar, o dönemi yansıtan simgeler olmuştur. Kimi yapılar gücü, kimisi ihtişamı, kimisi ise acıları temsil etmiştir. İşte çoğumuzun bildiği Berlin Duvarı da bunlardan biridir. İnsanların hafızasında acı ve ayrılık gibi kavramlarla anılarak tarihin tozlu sayfalarına pek de iyi bir izlenim bırakmayarak giren bu duvarı daha yakından inceleyelim.
NEDİR BU BERLİN DUVARI?
2. Dünya Savaşı sonrasında işgale uğrayan Almanya, 4 işgal bölgesine (Birleşik Krallık, Fransa, ABD, SSCB) ayrılmıştı. Tabii, bundan ihtişamlı başkent Berlin de nasibini alarak Doğu ve Batı Berlin olmak üzere 2 işgal bölgesine ayrıldı. Elbette bu bölünme sadece sınırlarla ifade edilemezdi; bu bölünme aynı zamanda bir ideolojik ayrılmayı da içeriyordu. Yerel Berlin nüfusu, Doğu Berlin’de SSCB etkisini güçlü bir şekilde hissederken, Batı Berlin’de ise kapitalizmin başat güçlerinin etkisi hissedilmekteydi. Tam bu noktada Doğu Berlin yönetimi ve Kruşçev önderliğindeki SSCB yönetimi için bir problem baş gösterdi; zira Batı Almanya’nın hızlı gelişen ekonomisiyle birlikte Doğu’daki nüfus günden güne Batı’ya geçiş yapmaktaydı. Öyle ki denetimden çıkan bu göç hareketi neticesinde 1961 yılına varıldığında, 4 milyon civarındaki Doğu Alman vatandaşı, Batı Almanya’ya kaçmayı başarmıştı. Tüm bunlardan sonra endişelenen Kruşçev, Doğu Almanya Devlet Başkanı Walter Ulbricht’e Doğu ve Batı Berlin arasındaki sınırın kapatılması doğrultusunda talimat verdi. Bu doğrultuda Batı literatürüne “Utanç Duvarı” (Schandmauer) olarak geçen, 106 km uzunluğunda ve 3,6 m yüksekliğiyle Berlin Duvarı, Doğu Alman meclisinin kararıyla 12-13 Ağustos 1961 tarihinde oluşturulmuştur.
BATI’YA İLK KAÇANLAR
Duvar örülmeye başlandıktan sonra Batı’ya ilk kaçanın 19 yaşındaki Conrad Schumann adındaki bir Doğu Alman sınır muhafızı olması ayrı bir ironiyi barındırıyordu. Tabii, bu kaçış öykülerinden en dikkat çekici olanı, 21 yaşında inşaat mühendisliği okuyan Joachim Neumann adındaki bir Doğu Alman vatandaşı gencindi. Neumann, Batı Berlin’e geçiş yapabilmek için İsviçreli bir tanıdığıyla irtibata geçerek İsviçre pasaportu temin etti. Devlet desteği alarak öğrenimine Batı Berlin’de devam eden Neumann için işler yine de iyi gitmiyordu; zira çok sevdiği kız arkadaşı Christa, Doğu Berlin’de kalmıştı. Günlerce düşünen Neumann, arkadaşlarıyla da konuşarak adını tarihe geçirecek bir plan ortaya attı: Berlin Duvarı’nın altından bir tünel kazılacaktı.
DUVARIN ALTINDA BİR TÜNEL
Üniversite arkadaşlarıyla birlikte tüm planları yaptıktan sonra tünel kazma işine başlayan Neumann, o tehlikeli anları yıllar sonra aynı yerde verdiği röportajda şu şekilde ifade etmişti: “Toprakta derin bir çukur açarak, ekip olarak birkaç ay boyunca, haftada yedi gün, günde 24 saat, 12 saatlik vardiyalarla kazıyorduk. Sırt üstü yatarak küreği her seferinde 10 cm içeri iterdik ve toprağı temizlemek için ipe bağlı bir vagon kullanırdık. Tüneller 140 metre uzunluğunda, 80 cm yüksekliğinde ve 80 cm genişliğindeydi; hızlıca kazmak için yeterince küçük ama içinde dönebilecek kadar büyüktü. Klostrofobik olsa da, benim asıl korkum, yer altında hareket olup olmadığını dinleyen ve bizi engellemek için kendi tünellerini kazan sınır muhafızları ve Stasi’ydi”. Neumann ve arkadaşlarının azimleriyle bitirdikleri tünel, umdukları sonuca ulaşamadı; zira tünelden Doğu’ya geçiş yapan bazıları, Doğu Alman Devlet Güvenlik Bakanlığı yani kısaca Stasi askerleri tarafından yakalandı ve hapishaneye gönderildi, bazıları ise oracıkta vurularak öldürüldü. Neumann için felaket olan haber ise yakalananlar arasında kız arkadaşı Christa’nın da bulunmasıydı.
VAZGEÇMEYEN AŞIK
Ancak tüm bu başarısızlıklar Neumann’ı yıldırmadı; zira başka yerlerden tünel kazarak tekrar denemeye karar verdi. Bu defa tünel için kendine hedef belirlediği yer, terk edilmiş bir ekmek fırınıydı. Onlarca denemeden sonra, 11 metre derinlikte, 5 haftalık bir emek sonucu bitirilen tünel, Neumann’ın şansının yaver gitmesi sonucu Doğu Berlin’de bir apartmanın kullanılmayan tuvaletinde son buldu. Artık tek hedefi, hapishanedeki kız arkadaşına ulaşabilmekti. İşte tam bu noktada talih bu iki aşığın yüzüne gülmüştü; çünkü Christa, 16 aylık esaretten sonra erken tahliye edilmişti. Sevgilisinden bu haberi alan Neumann, “Tünel 57” olarak adlandırdığı operasyon sonucunda 2 gecede Christa da dahil 57 kişiyi Doğu Berlin’den Batı Berlin’e geçirmeyi başarmıştı.
SONUNDA ÖZGÜRLÜK
Filmleri aratmayacak tüm bu aksiyonlardan sonra mutlu aşıklar Joachim ve Christa, Batı Almanya’da evlendiler ve uzun yıllar mutlu bir yaşam sürdüler. Joachim ve Christa’nın hikayesi, yüzlerce hikâyeden sadece bir tanesiydi. Ne var ki herkesin hikayesi onlarınki gibi mutlu bitmedi; kimileri nehirlerde askerler tarafından vurularak öldürüldü, kimileri ise sevdiklerinden ayrı kaldı…
DUVARIN YIKILIŞI
Binlerce öyküye tanık olan Berlin Duvarı, 9 Kasım 1989’da Doğu Almanya’nın, isteyen vatandaşlara Batı’ya geçiş izni verdiğini açıklamasının ardından yıkıldı ve tarih sahnesinde yerini aldı. Bugün ise geçmişin izlerini taşıyarak turistlerin ilgisini çekmeye devam ediyor.
Kaynakça
- Soğuk Savaş Tarihi, Gültekin SÜMER, Doruk Yayınları
- https://tr.wikipedia.org/wiki/Berlin_Duvari
- https://www.theguardian.com/world/2019/jul/12/experience-i-tunnelled-under-the-berlin-wall
Yorumunuzu Yayınlayın