Bu yazı için bellek pratiği olarak fotoğraf biriktirme, saklama ve bir biçimde sergileme pratiğini seçtim. Alternatif olarak da sergileme pratiğini kapsayacak bir şekilde fotoğrafın gündelik hayatın bir nesnesi olarak eşyalandırılmasına değinerek bellek pratiği olarak saklanan eşyaları tartışmaya açtım. Fotoğraf, maddi olarak anın öncesini ve sonrasını dışlayan, sadece deklanşöre basılan o anı yakalayıp muhafaza edilebildiği yere kadar sonsuzlaştıran bir pratik. Ama geçmişe ve “geçmiş” geçmiş olurken yitirdiklerimize dair fotoğrafların hatırlattıkları genelde hep o anın içine sığmayıp taşanlar olur. Bu yüzden fotoğraf biriktirmek, yakalanan bir anı biriktirmekten fazlasıdır. Khun’a göre fotoğraf albümleri birer bellek deposudur (Kuhn, 2010). Bana kalırsa çekindiğimizi unuttuğumuz veya sakladığımızı unuttuğumuz fotoğraflar, belleğin definesini oluşturur. Bulduğumuzda mutlu oluruz. Beklemediğimiz bir anda o an ummadığımız bir kişiden eski bir fotoğrafımızın tarafımıza uzatılışı bizi iyi veya kötü duygulandırır. Bir fotoğrafı saklamakla, hiç bilmediğimiz ya da bir zamanlar çekindiğimiz ama varlığından haberimizin olmadığı o fotoğrafların verdiği hissiyat farklıdır ve bu hissiyat onları bellek definesi yapar.

20 lik fotoğraf albümü: AliExpress'te ücretsiz gönderimle 20 lik fotoğraf  albümü satın alın version

Bellek, Fotoğraf ve Sosyal Performans

Sanat tarihçisi ve küratör Martha Langford’a göre fotoğraf albümleri sosyal performansın da aracıdır (Langford, 2006). Hatırlayalım, birine fotoğrafını vermek eskiden çok olağan aynı zamanda kıymetli de bir davranıştı. Birine fotoğrafınızı veriyorsanız ona değer verdiğiniz için veriyorsunuzdur; aynı şekilde birinden fotoğrafını istiyorsanız yine değer verdiğiniz için istiyorsunuzdur. Bu karşılıklı fotoğraf alışverişi insana bir değer aktarımı hissini geçiriyordu ve ister ilkokula gidin ister yetişkin olun, bu hemen hemen her yaşta böyleydi. Birbirine vesikalık fotoğrafların verilmesi, bu fotoğrafları cüzdanda saklama yaygın bir alışkanlıktı. Günümüzde biraz nostaljik de kalsa bu alışkanlığı hala devam ettirenler elbette var.

Ahu ANTMEN | Nezihe'ye Sevgilerle... (53. Sayı) - Journal

Örneğin cüzdanlarda şeffaf bir bant ile korunan fotoğraf iliştirme kısmı olur, ben hala cüzdanımın fotoğraf bölmesinde aileme ve arkadaşlarıma ait vesikalık fotoğrafları taşıyorum. Bu fotoğrafın belleğe ve hatırlamaya ilişkin sosyal bir performans niteliği taşıdığının göstergesi. Fotoğrafın sosyal performansını kendi yaşamlarımızdan örneklendirmek oldukça kolay, ailenizle, kuzenlerinizle, lise veya üniversite arkadaşlarınızla bir araya geldiğimizde bakılmaya başlanan fotoğraf albümleri herkesi birer hikâye anlatıcısına dönüştürür. Varlığı bilinen ama nadir gün yüzüne çıkan bu bellek defineleri birer kostüm gibi özenle muhafaza edilirler. Her biri bir sonraki performansta ele alınıp üzerine konuşulmayı ve duygulanmayı bekler.

Maddi Kültür ve Fotoğraf

Fotoğrafı hatırlamaya yardımcı bir maddi kültür nesnesi olarak ele almak da mümkün. Fotoğraflar, geçmişi şimdiki zamanda yeniden canlandıran maddi kültür nesneleridir. Konuyla ilişkili olarak fotoğrafların mı yoksa eşyaların mı daha dokunaklı bir hatırlama veya bellek nesnesi olduğunu düşündüm ve meseleyi şöyle kurcaladım: Fotoğraf geçmişte bir anı yakaladığı için dışarıdan bir müdahaleye eşyaya göre daha kapalı. Fotoğraf yorumlanabilir, etrafında bir anlatı kurulabilir, bu değiştirilebilir, aynı fotoğraf bazen neşelendirir bazen kederlendirir. Fotoğrafların anlamı ve duygusu eğilip bükülebilir fakat dışsal bir etkiye ancak bu çerçevede açıktırlar. Ama eşyalar, ait olduğu kişiyle beraber ilk soruda Latife Tekin’in de ifade ettiği gibi büyük bir yitimi ya varlığı gerektirir.

Bazı fotoğrafları seçerek yaşam alanımızda konumlandırmak aslında fotoğrafı da eşyalaştırmak değil midir? Ne de olsa bir fotoğrafın yaşam alanına konumlandırılması, o fotoğrafı albümde durmasından başka bir anlam ihtiva eder hale getirir. Bu bir sergileme biçimidir aslında. Gündelik hayatın bir nesnesi haline getirilmek için seçilmiş bir fotoğraf, bir hatırayı, travmayı, yitimi, duyguyu temsil eder. Bu temsil bana hep varsaymayı veya taklit etmeyi çağrıştırır. Öte yandan bir fotoğrafın eşyalaştırılması aynı zamanda inşacı bir özü barındırır. Çünkü her bir nesne insanın sosyal ve inşacı edimiyle sosyal hayatta var olur (Orhon, 2019).

Fotoğraf Albümü Fotoğraflar Eski - Pixabay'de ücretsiz fotoğraf - Pixabay

Gündelik Hayatta Fotoğraf ve Taklit

Bir bellek deposu olarak fotoğraf albümlerinin sosyal performans potansiyelinden bahsettik. Önceki paragrafta değindiğim gündelik hayatın nesnesi haline getirilen fotoğraflar ve eşyalar, çağrıştırdığı kaybı oyuna dahil ederek bir taklit geliştirir. “Hala buradaymış gibi, yaşıyormuş gibi, çıkıp gelecekmiş gibi, yanımdaymış, evimdeymiş gibi…” bir hissiyat verir. Ölmüş birinin fotoğraflarıyla evi donatmak onun geçmişteki varlığını şimdiki zamanda ve gelecekte performe etmektir. Bu yüzden kimisine rahatsızlık verir kimisine de iç huzur. Fotoğrafın ve eşyanın bellek pratiği olarak gücü bakımından birbirine üstünlüğü tartışılır ve bu üstünlük oldukça da görecelidir. Kaybettiğimiz birinin fotoğrafı mı yoksa kapıda duran bir çift terliği mi daha can yakıcıdır…

Dedeme…

Bu yazıyı fotoğrafı muhafaza etme ve fotoğrafı gündelik hayatın nesnesine dönüştürme üzerinden kaleme alırken aklıma dedem geldi. Şu an çok hasta olan, acı çeken ve muhtemelen en geç bir iki haftaya öleceğini bildiğim dedem ben kendimi bildim bileli fotoğrafları çok sever. Fotoğraf çekinmeyi de biri çekinirken fotoğrafa dahil olmayı da kendi fotoğraflarını saklamayı ve ailesinin fotoğraflarını evin her köşesine dizmeyi de çok sever. Annem, dedem için “fotoğraf hastası” derdi. Öyle ki çocukken en büyük eğlencelerimden biri, dedem ve babaannemin yaşadığı ev etraflıca temizlenirken, benim de vitrindeki sayısız fotoğrafın tozunu almam ve dedemin irili ufaklı çerçeveleri istediğim gibi dizmeme izin vermesiydi.

Yetişkinlere angarya gelen bir işi dedem bana veriyordu ama ben onun bu bellek definesine ne kadar değer verdiğini bildiğimden onun için çok önemli bir işi yerine getiriyor olmanın ayrıcalığını hissediyordum.Şimdi o bellek definesinden dedem henüz yaşarken bile açıkçası eser kalmadı. Fotoğraflar çerçevelerinden çıkarılıp rafa kaldırıldı, çerçeveler içi boş bir şekilde istiflendi. Şimdi dönüp baktığımda keşke dedemin, o fotoğraf vitrininin önünde çekilmiş bir fotoğrafı olsaydı elimde diyorum. Ve dedemin çok sevdiğim eski bir fotoğrafını, gelecekte bir gün beklemediğim bir zamanda, beklemediğim bir yerde bu yazıyı tekrar okuyacak olduğumda onu hatırlayabilmek için bir bellek definesi olarak satır aralarına iliştirip yazıyı burada noktalıyorum.

 

Kaynak

  • Kuhn, A. (2010). Memory Texts and Memory Work: Performances of Memory in and with Visual Media . Memory Studies.
  • Langford, M. (2006). Speaking the Album: An Application of the Oral–Photographic Framework. A.Kuhn, & K. E. McAllister içinde, Locating Memory: Photographic Acts
  • Orhon, G. (2019). Cisimleşmiş Bellek, Yaşayan Nesne: Eşya, ev, müze. Birikim, s. 51-56.
  • Proust, M. (2006). Kayıp Zamanın İzinde (Cilt Swannlar’ın Tarafı). (R. Hakmen, Çev.) Yapı Kredi Yayınları.
Bu içeriğin her türlü sorumluluğu ve hakları, yazar(lar)ına aittir.
Bu içerik, Temsil.org editör ekibinin ve bu sitedeki diğer içerik üreticilerinin görüşlerini yansıtmaz.