Çeyrek asırlık bir dizi olmasına rağmen tazeliğini sürekli korumaya devam edecek olan kült bir fenomen. 1990’ların sonlarında ve 2000’lerin başlarında yayın hayatını sürdürmüş olan Buffy; yayınlandığı dönemde ve ilerleyen zamanlarda birçok kişinin hayatında önemli bir yer edinmiş, izleyicilerin dizi ile aralarında özel bir bağ oluşmasını sağlamıştır.
Joss Whedon’ın yarattığı bu dizi, sıradan bir lise öğrencisinin, aynı zamanda bir vampir avcısı olan Buffy Summers’ın hikayesini anlatıyor. Ancak Buffy sadece fantastik korku içerikli gençlik dizisinden ibaret değil. Cinsiyet rolleri ve büyüme sancıları içerisindeki gençlik deneyimlerini üzerine derinlikli anlatımı onu sadece basit bir fantastik korku dizisi olmaktan çıkarmış ve onu kült bir ikona çevirmiştir.
Kath, 24, Isle of Wight: Buffy kept me smiling and laughing through my agoraphobia.(Buffy agorafobime rağmen beni gülümsetmeye ve güldürmeye devam etti.)
BÖLÜM 1: FEMİNİZM VE GÜÇ
Buffy the Vampire Slayer, klasik korku filmi kahramanlarının kalıplaşmış stereotiplerini yıkmayı başarmış popüler kültürün feminist manifestosu olarak kabul görmektedir. Kaderi vampir avcısı olarak çizilmiş, her nesilde yeniden doğan güzel sarışın ponpon kız. Korku filmlerinde ilk ölmesi beklenen bu tiplemedeki karakterlerin tam aksine Buffy Summers güçlü bir kahraman olarak karşımıza çıkar.
Kaderi dünyanın kurtarıcısı olarak belirlenmiş bile olsa Buffy hiçbir zaman sadece bir kurtarıcı olmamıştır. Kendi kararlarını veren, zeki ve cesur bir kadındır. Buffy’nin kendi yaşamını kontrol etmesi, güçlü duruşu geleneksel cinsiyet rollerini ve kadın karakterlerin kalıplaşmasını sorgulayan bir yapımı gözler önüne serer.
Dizi aynı zamanda çeşitliliğe de önem göstermiştir. Sadece özel güce sahip olan tek bir kadın yoktur. Her biri birbirinden farklı yeteneklere sahip birçok özel kadın karakter vardır. Örneğin, Buffy fiziksel güçleri ile ön plandayken en yakın arkadaşı Willow spritüal güçleri ile ön plana çıkmaktadır. Serinin bu şekilde işlenmesinin en önemli sebebi tek tip bir kadının olmadığını göstermektir.
O güne kadar yapılmış çoğu yapımda kadınlar (özellikle sarışın ise) kırılgan görünümlü ve tek derdi iyi bir eş bulmak olarak tasvir edilmiş ataerkil bakış açısının himayesi altında kalmış, farklı bir düşünceye sahip olması beklenmeyen karakterlerdir.
Kendini feminist olarak tanımlayan kişilerin yadırgandığı, feminizmin ne demek olduğu tam anlamıyla bilinmediği ve yanlış anlaşılmaya müsait olduğu bir dönemde Buffy the Vampire Slayer televizyon serisi feminist bir başkaldırı niteliği de taşımaktadır.
BÖLÜM 2: KIRICI STEREOTİPLER
Buffy sadece feminizm temsiliyle öne çıkmaz. LGBTQ+ temsili ile de ön plana çıkmaktadır. Yayınlandığı dönemi göz önünde bulundurursak o zamana kadar neredeyse kimse LGBTQ+ bireylerinin varlığını ve deneyimlerini açık bir şekilde ele almayı tercih etmiyordu. Ancak Buffy bu konuda da öncülerden biri olup karakterlerin varlığını ve deneyimlerini cesurca ele alarak, izleyicilere toplumun ötekileştirilen kesimi olan LGBTQ+ bireyleri ile bağ kurmalarını ve biraz da olsa onları anlayabilmeleri için ön ayak olmuştur.
İlk sezonlarda çekingen, çalışkan, kütüphaneden çıkmayan ve Buffy’nin en yakın arkadaşı olarak tanıdığımız Willow Rosenberg ilerleyen sezonlarda cinsel kimliğini keşfetmeye başlar. Willow’un lezbiyen olması dizide açıkça işlenirken, izleyicilere toplumsal normlara meydan okuyan bir karakterin gelişimi gösterilir.
Seri LGBTQ+ bireylerinin varlığını ana karakterlerle sınırlamaz. Yan karakterler ve arka planda kalan karakterlerin çeşitli cinsel kimlikleri ve yönelimleri, ilişkileri gösterilmektedir. Bu, dizinin dünyasını daha katmanlı ve gerçekçi bir hale getirmektedir. Toplumun farklılıklarını ve görülmek istenmeyen gerçekliklerini olduğu gibi temsil etmeye çalışmıştır. Bu özelliği ile televizyon tarihinde önemli bir yere sahiptir. İzleyicilerin kendi benliklerini bulmalarında yardımcı olmuş ve kendilerini kabul etme konusunda ilham vermiştir.
Frenchy Faith, 31, Toronto: Buffy helped me accept myself as a lesbian. (Buffy kendimi lezbiyen olarak kabul etmemde yardımcı oldu.)
BÖLÜM 3 : MİTOLOJİ VE METAFOR
Dünyayı kurtarma ve vampir avcısı olma görevi Buffy’nin ergenlik dönemi ile metaforik olarak örtüşmektedir. Dizide, o yaşlardaki herkes gibi Buffy de büyüme sancıları, ilk kez âşık olma duyguları ve daha birçok zorlu ergenlik deneyimleriyle mücadele ederken bir yandan kendi gücünü keşfetme aynı zamanda kendini kabul etme yolculuğunu izleriz.
Serideki kötü kahramanların (vampirler, iblisler) temsil ettiği karanlık güçler gençlik deneyimlerindeki zorlukları yansıtmaktadır. Mitolojik öğeleri modern bağlamda kullanarak gerçek hayattaki zorluklarla harmanlamışlardır. Fakat Buffy’nin her ne kadar doğa üstü güçleri olsa da gerçek hayatta müdahale edemediğimiz sorunlarla aynı bizim gibi mücadele etmektedir.
BÖLÜM 4: SCOOBY EKİBİ
Buffy Summers hayatı boyunca yaşadığı zorluklarla asla tek başına savaşmak zorunda kalmamıştır. Arkadaşları her zaman ona yardımcı olmaya çalışmış başına gelen her türlü iyi ya da kötü olayda onu desteklemişlerdir. Buffy, bazen bu sorunlarla sadece tek başına mücadele etmesi gerektiğini düşünüp kendini arkadaşlarından ve sosyal ilişkilerden soyutlasa da seri bize bu sorunlarla tek başına mücadele etmek zorunda olmadığını ve bağ kurmanın hayat kurtarıcı olduğunu her seferinde göstermektedir.
BÖLÜM 5: VAROLUŞ
Buffy bütün hayatta kalma mücalelerini yaşarken dizinin son sezonlarına doğru bir varoluş krizine girer. Üst üste gelen kaybedişlerinin üzerine kendini hayattaki amacını sorgularken bulur ve bütün bu sorunların çözümünün kendi ölümü olacağını düşünür.
Dawn, The Hardest Thing In This World Is To Live In It. Be Brave. Live…For Me.
(Dawn, bu dünyadaki en zor şey bu dünyada yaşamaktır. Cesur ol. Benim için yaşa.)
Serinin inişli çıkışlı ve katmanlı yapısı sayesinde Buffy Summers sadece bir vampir avcısı olmaktan çok daha fazlası haline gelmiştir. Güçlü feminist duruşu ondan sonra yaratılacak kadın kahramanların şekillenmesine öncülük etmiş, toplumun dışlanan kısmının ekranlarda korkusuzca yer almasına yardımcı olmuş ve birçok seyirciye büyüme yolculuklarında onlara eşlik etmiş, yalnız olmadıklarını hatırlatmıştır.
Yorumunuzu Yayınlayın