Pergamon Krallığı ve Eserlere El Koyulması
1864 yılında Osmanlı Hükümeti, Bergama-Dikili yolunun inşası için Alman mühendis Carl Humann’ı görevlendirdi. Humann, bölgede çalışırken Bergama Kalesi’ndeki tarihi eserleri keşfetti ve 1864-1871 yılları arasında resmi izin almadan kazılar gerçekleştirdi. Bu kazılar sonucunda elde ettiği eserleri Berlin Müzesi’ne gönderdi. Osmanlı İmparatorluğu’nun zayıf döneminde yaşanan bu durum, uluslararası ilişkilerdeki güç dengesizliklerinin bir sonucudur. Almanya, bu eserlerin iadesini engellemek için çeşitli uluslararası anlaşmalar yapmış, bu da kültürel mirasın korunması açısından büyük bir kayba neden olmuştur. Humann’ın bulduğu başlıca eserler arasında Zeus Sunağı, Telephos Frizi ve Athena Tapınağı’na ait parçalar gibi önemli tarihi eserler bulunmaktaydı. Bu eserler, bugün Berlin Pergamon Müzesi’nde sergilenmektedir ve antik dünyanın sanatsal mirasını temsil etmektedir. Pergamon, aynı zamanda, antik dünyanın bilimsel ve sanatsal gelişimine büyük katkılarda bulunmuş, burada yetişen bilim insanları ve sanatçılar, dönemin düşünsel ve estetik ortamını şekillendirmiştir.
Pergamon Eserlerinin İade İçin Yürütülen Taş Yerinde Ağırdır Kampanyası
Bergama’da 1989-1999 yılları arasında belediye başkanlığı yapan Sefa Taşkın’ın öncülüğünde başlatılan “Taş Yerinde Ağırdır” kampanyası, Pergamon eserlerinin iadesi için önemli bir mücadele yürütmektedir. Bu kampanya, kültürel mirasa sahip çıkma ve kaybolan eserleri geri getirme amacını gütmektedir. Kampanya kapsamında, hem yerel halk hem de uluslararası düzeyde birçok insan, Pergamon’un zengin kültürel mirasının korunmasına yönelik çabaları desteklemektedir. 2023 yılı itibarıyla Berlin Eyaleti yetkilileri, bu eserlerin gayrı meşru olarak bulunduğunu ve iade edilmesi gerektiğini açıkça vurgulamıştır. Bu durum, uluslararası alanda kültürel mirasın korunması ve iadesi konusunda artan bir farkındalığın işaretidir. Aynı zamanda, bu süreç, diğer ülkelerde benzer durumlarla karşılaşan toplumlar için de örnek teşkil etmektedir.
Pergamon’un Eserleri ve Tarihi Haksızlıklar
Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş döneminde yaşanan bu durum, emperyalist politikaların bir yansımasıdır ve bu bağlamda günümüzde hala tartışılmaktadır. İzmir/Bergama bölgesine ait kaybolan eserler, sadece birer nesne değil; aynı zamanda tarihimizin ve kültürel kimliğimizin önemli parçalarıdır. Bu nedenle, kültürel mirasın sahiplenilmesi ve geri kazandırılması için verilen mücadelelerin önemi gün geçtikçe artmaktadır. Eserlerimize sahip çıkmak, geçmişimize saygı göstermek ve geleceğe bu mirası taşımak için büyük bir sorumluluk taşıyoruz. Bu bağlamda, kaybolan mirasın yeniden ülkemize kazandırılması, kültürel kimliğimizin güçlenmesine katkıda bulunacaktır. Ayrıca, bu tür iade talepleri, uluslararası ilişkilerdeki adalet arayışını da simgelemektedir. Kültürel varlıkların yerli halklarıyla buluşturulması, hem geçmişin anısını yaşatacak hem de toplumsal dayanışmayı güçlendirecektir. Böylece, Pergamon’un kaybolan eserlerinin iade edilmesi, sadece Türkiye için değil, tüm insanlık için önemli bir kültürel yeniden kazanım anlamına gelecektir. Eserlerin geri dönüşü, aynı zamanda antik uygarlıkların mirasına saygı gösterildiğinin de bir göstergesi olacaktır. Kültürel mirasın korunması ve paylaşılması, çağdaş toplumların temel değerleri arasında yer almalıdır. Bu nedenle, tüm dünyada benzer girişimlerin desteklenmesi, kültürel çeşitliliğin korunması ve kutlanması açısından büyük bir öneme sahiptir.
Yorumunuzu Yayınlayın