İnsan, sosyal bir canlıdır. İletişim kurmaya muhtaçtır. Teknolojinin gelişmesi ile birlikte; sırasıyla telgraf, radyo, televizyon ve internetin kullanımı ile iletişimin farklı mecralarda gerçekleşmesini sağlamıştır.  Bu metinde incelenecek mecra ise, internet ve sosyal medyadır. 2000’lerin başında internet teknolojisinin el verdiği sürece; insanlar, deneyimlerini, düşüncelerini, tavsiyelerini ‘blog’ üzerinden paylaşma yoluna gitmişlerdir. Bilgi, günümüzde hızlı, zamansız, mekânsız olarak yayılma eğilimindedir.  Marshall McLuhan’ ın  “Global Köy” kavramının çıkış noktası da mekânsız ve zamansız bilgi, haber akışı ile ilgilidir. Sosyal paylaşım ağları, kullanıcılarına kendi bağlantı listelerini açıklamalarına/oluşturmalarına, birbirleri arasında iletişim kurmalarına, bağlantı listelerini sergilemelerine ve bilgilerinin yer aldığı profillerinin üretilmesine olanak sağlayan, farklı medya, bilgi ve iletişim teknolojilerini içinde barındıran web tabanlı platformlardır (Fuchs, 2011, s. 141).

İnsanlar, günlük yaşamlarında sosyal medya üzerinden performans sergilemektedirler. Yedikleri besin, pişirdikleri yemek, güncel, tarihi olaylara bakış açıları, giydikleri kıyafet, yaptıkları alışveriş ve bu metinde de işlenecek olan ‘çocukları’ üzerinden paylaşım yaparak görünür hale gelmektedirler. Kendileri ve çevresindekiler hakkında kişisel, mahrem, özel ‘şeylerin’ paylaşımı; kamusal alan ve özel alan arasındaki sınırı ortadan kaldırmaya başlamıştır. Sosyal medya kullanıcıların ‘mahrem’ ayrımı yapmadan, her şeyi paylaşma, gösterime, beğeniye sunma yoruma açık hale getirme halleri; diğer kişilerde sürekli izleniyormuş hissine kapılmalarına sebep olmaktadır.  “Panopticon” kavramını temellendiren bir sosyal medya kullanımıdır. Panopticon, bir hapishane modelidir.  Ortada gözetleme kulesi ve etrafında mahkûm koğuşları yer almaktadır. Kuleden, hapishane görevlilerinin izleyip izlemedikleri mahkûmlar tarafından bilinmemektedir. Bu durum karşısında mahkûmlar, her zaman hareketlerine, tutum, davranışlarına, söylediklerine çekidüzen vermektedirler. Sosyal medyada da aynı etkiyi görüyoruz. Kimse ne zaman, bir kullanıcının videosunda ve fotoğrafında çıkacağını bilemiyor. Bu kişilerde; güvensizlik ve tetikte beklemeyi beraberinde getiriyor.  Popüler kültür ve toplumun gözü önünde yer alan kişilerde ise bu hal ‘synopticon’ olarak tanımlanmaktadır. (Uluç ve Yarcı, (2017) s.91)

Kültür, içinde bulunduğu şartlar çevresinde sürekli olarak değişim ve dönüşüme uğrar. Gelenek ve görenekleri de bu değişim içinde dönüşüme ve adapte olmaya zorlar. Ataerkil geleneksel toplum düzeninde, kadının toplumsal yaşamda; kendini gösterebilmesi, ifade edebilmesi için anne olması gerekmektedir.  Çocuğun beslenmesi, bakımı, eğitimi anneye atfedilen görevler arasındadır. Günümüz annelerine baktığımızda, sosyal medyalarında sürekli olarak çocuklarını paylaştıklarını görmekteyiz. Çocuk, içerik olarak görülmektedir. O çocuk üzerinden kazanç elde etme, dizilerde oynatılması, ürün tanıtımlarının yapılması (bebek bezi, oyuncak, elektronik alet, mekân gibi) göze çarpmaktadır. Köletavitoğlu’nun (2017) belirttiği gibi ‘‘markalar bu trendi değerlendirerek, blog yazarlarına bir pazarlama bütçesi ayırarak veya ücretsiz ürün gönderimleri yaparak kendi reklamlarını yapmalarını istediler. Markalar ve blog yazarları arasındaki bu değerli alışveriş daha sonraki yıllarda dijital dünyanın da hızlı değişimi ile birlikte sosyal medyaya influencer marketing olarak taşındı’’ .Çocuk üzerinden yapılan paylaşımlar sayesinde, takipçileri ile interaktif bir iletişim sağlanmaktadır. Değişen ve dönüşen gelenek, ritüellerden bahsedilmişti. Bunun günümüzde daha da çeşitlendiğini ve sektör haline geldiğini görmekteyiz. Baby shower, cinsiyet partisi, hamilelik için düzenlenen partiler, doğum öncesi alışveriş gibi çeşitlendiğini söyleyebiliriz. Gerçekleştirilen ritüeller, kutlamalar; kişinin sahip olduğu statü, sosyo-  ekonomik düzey, eğitim, estetik algısını belirler inancı yaygınlaşmıştır.

Tüm bunların kavramsal karşılığını ise Dursun , ‘sharenting’ tir. İngilizce’ de share (paylaşmak) ve parenting (ebeveynlik) kavramlarının birleşmesi ile oluşmuştur. Çocuklarının yaşamları başta olmak üzere dijital medya üzerinden yapılan paylaşımları ifade etmektedir. Sürekli çocuklarının fotoğrafını ve videosunu çekme; büyüyen çocuklarının bir anını bile kaçırmamak istenmesinden dolayıdır. Bu literatüre geçmiş (GKK)  ‘Gelişimleri Kaçırma Korkusu’ dur. Bir başka literatüre geçen kavram ise; ‘nomofobi’ dir. Nomofobi ise, cep telefonundan uzakta kalma korkusudur. (Küçükali ve Serçemeli , 2019, s. 1177).

Avantaj ve dezavantajlarına bakılması konunun derinlemesine anlaşılması için önemli bir adımdır. Avantajları; dijital bir günlük oluşturulmaktadır, bilgi paylaşımı yapılmaktadır, anneler arası dayanışma sağlanmaktadır, yeni içerik konuları ortaya çıkmaktadır, yeni arkadaşlıklar kurulmaktadır, ekonomik refah sağlanabilmektedir, kadınlara yeni istihdam alanları ortaya çıkmaktadır, aynı zamanda diğer insanlara da çıkmaktadır. Youtuber bir anne; kurgucu, fotoğrafçı, kameraman, menajer, sesçi, ışıkçı, metin yazarına ihtiyaç duymaktadır. Dezavantajları ise; ebeveynler arası rekabeti arttırır, internet üzerinden paylaşılan içeriğin, ileriki yaşlarda akran zorbalığı kapsamında çocuğun arkadaşları tarafından, çocuğun eski içerikleri üzerinden alay konusu olur. Bu da çocuğun toplumsal ve kişisel alanda yara almasına ve kabul görmemesine neden olur. İçeriğin paylaşıldığı hedef kitlede kimlerin yer aldığı bilinmemektedir. Pedofili gibi çocuk bedeni, görüntüleri üzerinden cinsel haz sağlayan sapkın yetişkinler yer alabilmektedir. Çocukların fotoğraflarının porno sitelerinde yer alması.  ‘Instamom’ anneleri arasında kabul görebilmek için çok fahiş fiyatlara alışveriş ve kutlamalar organize edilmesi. Çocuk, iyi kötü ayrımı yapmaya başladığında; ebeveynlerine paylaşımlarından dolayı öfke, nefret ve güvensizlik hissedebilir.

Sonuç olarak; teknolojinin elverişli imkânı, çoğu zaman çoğu zaman bilinçsizce kullanılmaktadır. Bunun önüne geçebilmek için:

  • Çocuklara, okullarda sosyal medya okur-yazarlığı dersi verilmelidir.
  • Hastanelerde verilen gebelik okullarının içeriğine, ‘sosyal medya kullanımı ve çocuk’ dersi konulmalıdır.
  • Çocukların, bilinçsizce sosyal medyada paylaşılmasının yasal bir yaptırımı olmalıdır.
  • Sosyal medya paylaşımları denetlenmelidir. Bu sadece ideoloji ve siyaset bağlamında bir denetleme olmamalıdır.
  • ABD’de uygulanan cinsel suçtan hüküm giymiş kişilerin toplumdan uzaklaştırılmasın dair uygulamalar; Türkiye’de de uygulanmalıdır. ABD’de suçlular cinsel tacizden hüküm giymişse, hapishaneden çıktıklarında, bir konuta yerleşeceklerinde, 5 km yarıçapında oturan kişilerin onay imzası almak zorundadırlar. Doğal olarak, kimse imza vermediği için toplu yaşam alanlarından uzakta yaşmak zorunda kalmaktadırlar.
  • Bunu çocuk tacizinden hüküm giymiş insanlara da entegre edebiliriz. AFAD afet bildirimi gibi, bu insanlar ile aramızdaki mesafe azalınca bir bildirim gönderilmeli. Ebeveynler de bu sayede çocuklarını erkenden koruma altına alabilirler. Kişi, ifşa olduğu için toplum baskısı ve izolasyonu ile ıslah edilebilir.
  • Tacizden hüküm giymiş insanların; bebek, çocuk, oyun gibi hashtagler ile arama yapması kısıtlanmalıdır.

KAYNAKÇA

Mcluhan M. , Bruce R. Powers(2013), Global Köy, Skala Yayıncılık.

Uluç, G. & Yarcı, A. (2017). SOSYAL MEDYA KÜLTÜRÜ. Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi , (52) , 88-102. Erişim adresi: https://dergipark.org.tr/en/pub/dpusbe/issue/29388/314629 adresinden alınmıştır.

Ergül, G. & Yıldız, S. (2021). Sosyal Medyada Sosyal Annelik: Instagram Anneliği . Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi , 11 (2) , 611-627 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/en/pub/kusbd/issue/64339/893470

Aktaş, G. (2019). Günümüz toplumlarında anneliğin değişen biçimlerini sosyal medya kullanıcıları üzerinden değerlendirmek. Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 36(2), 253-271.

Köletavitoglu, R. (2017). Influencer’lar ve markaları bir araya getiren pazar yeri. https://www.fortuneturkey.com/influencerlar-ve-markalari-bir-araya-getiren-pazar-yeri-43379

Fuchs, C. (2011). “An Alternative View of Privacy on Facebook.” Information, Vol: 2.

Dursun, C. (2019). Ebeveynlerin çocuklarını sosyal medyada teşhiri: çocuk hakları bağlamında bir değerlendirme. Çocuk ve Medeniyet Dergisi, (4) 8, 195-208.

Küçükali A ve Serçemeli C. (2019). Çocukların sosyal medyadaki mahremiyet hakları ve sharenting üzerine bir uygulama: Atatürk Üniversitesi örneği. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 12 (68), 1176-1186.

Bu içeriğin her türlü sorumluluğu ve hakları, yazar(lar)ına aittir.
Bu içerik, Temsil.org editör ekibinin ve bu sitedeki diğer içerik üreticilerinin görüşlerini yansıtmaz.