Bilimsel olarak açıklanamamış bir keşif olan Dropa Disklerinin ne olduğunu, sizlere sunuyoruz.
Baian Kara-Ula (Bayan Har Shan) Dağları
Çinli bir arkeolog olan Dr. Chi Pu Te, 1938 yılında öğrencileriyle beraber Baian Kara-Ula dağlarına, keşif yapma amacıyla seyahat etti. Bir mağarada rastlamış olduğu buluntu, profesörü ve öğrencileri şaşkınlığa uğrattı. Keşfedilen mağara da en az buluntu kadar farklıydı. Mağarada Güneş, Ay ve Yıldızların şematik çizimleri vardı. Bir öğrencinin şans eseri temas ettiği ve ilk bakışta sadece bir taşa benzeyen cisim, Dr. Chi Pu Te’nin ilgisini çekti ve incelemeye başladı. Profesör, daha önceki keşifler sonucunda elde ettiği buluntulardan çok daha farklı bir şeye rastladığını anlamıştı.
Myanmar Mağarası
Ardından mağara detaylı şekilde incelendiğinde, bulunan taşa benzeyen yaklaşık 716 adet cisim bulundu. Bu buluntu ilk keşfedildiğinde kimse tarafından önemsenmedi ve üzerine gidilmedi. İlerleyen zamanlarda, hakkında komplo teorileri üretilen, dilden dile yayılan bir efsaneye dönüştü. Kendinden önceki efsanelere -özellikle de uzay ile ilgili olan- bir malzeme oldu ve kullanılmaya başlandı.
Disk mi? Taş mı?
Çapları yaklaşık 30cm boyunda ve ortalarında yuvarlak şeklinde, ufak bir delik bulunuyordu. Ortasında bulunan delik ile dış çeperi arasında bulunan bölgede ise mikroskop ile görünebilecek kadar küçük yazılar ve şekiller bulunmaktaydı. İşin ilginç tarafı ise bu yazılar ve şekiller hiçbir dile veya iletişim kodlama sistemine benzemiyordu. Görünüşleri sebebiyle ismine ‘disk’ denilmeye başlandı.
Disklerdeki Sır
Araştırmalar
Keşfin üzerinden uzunca bir zaman geçtikten sonra, 1962 yılında Pekin Üniversitesi Tarih Akademisi’nden Prof. Dr. Tsum Um Nui tarafından bulunan diskler, tekrar inceleme altına alındı. Aslında bu noktada, disklerin kaderi ve etkilerinin boyutu hem değişmiş hem de belirlenmiş oldu. Profesör Tsum’un öncelikle dikkat ettiği şey, disklerin üzerinde bulunan yazılar ve şekillerdi. Yazılar üzerinde kafa yordukça kafası karışıyordu ve ortaya çıkardıkları tarihi önemli seviyede etkileyecek buluntulardı. Batılılar tarafından ilgi görmemekteydi. Daha sonra araştırmalarının yayınlanması yasaklandı fakat Prof. Dr. Tsum Um Nui, bulduklarını yurtdışına kaçırarak yayınlamayı başardı.
Disklerdeki sır ise 12 Bin Yıl kadar önce insanların bu kadar simetrik ve kusursuz bir yuvarlak taş yapması dışında üzerlerine bu denli küçük boyutta yazılar ve şekiller yazmalarıydı. Daha sonraları farklı profesörler de çalışmaya dahil olarak bu disklerin ait olduğu dönemde, insanlar tarafından yapılamayacağı kanısına vardı. Diskler, ait olduğu dönemde kullanılamayacak maddeler içermekteydi (Kobalt gibi) Ayrıca yapılan testler sonucu diskler, elektrik akımınıda iletiyordu. O zamanlar bildiğimiz kadarıyla elektrik yok.
Gizem Gerçek mi?
Disklerin üzerindeki yazılar ve şekiller uzun uğraşlar sonucunda çözüldü. Dropa adlı bir kavimden bahsediyordu. Kabullenmesi zor ve saçma gelse de şifreler ve çalışmalar, uzay gemileri bozulduğu için Dünya’ya inmek zorunda kalan bir uzaylı topluluğundan bahsediyordu. Barışçıl bir tavır sergilemelerine rağmen aynı dönemde yaşayan bir diğer ilkel kabile bunları düşman olarak görmüş ve bazılarını esir almış bazılarını ise öldürmüştü. Daha sonra işaret dillerini anlayınca dost olmuşlar.
Dropa Kavmi Görünüşleri
Antropologlar ve araştırmacılar bu yaşayan kabilelerin Çin kültürüne veya Tibet kökenine dayanmadığını belirtiyorlar. Pigmeler kadar kısa boylu (130cm-140cm), ait olduğu dönemlerde bulunan diğer buluntular incelenerek varılan sonuçlar neticesinde, alınmış olan örnek insan iskelet modellemeleri baz alınarak hiçbir kavme ait olmayan bu ırk; kafaları normal boyutlara göre büyük ve büyük-iri mavi veya renkli gözlere sahip ayrıca Asyalıların aksine sık ve fazla tüy genetiğine sahip değiller. Bu araştırmaların sonucuna ve ilerleyişine günümüzde inanan araştırmacı sayısı az da olsa, birçok bilim insanının üzerinde çalıştığı bir konudur. Özellikle Asya ile ilgili yapılan araştırmalarda, mantıksal ve bilimsel çerçeveden uzaklaşması sebebiyle Dropa Disklerinin üzerine fazla gidilmemiştir. Bazı araştırmacılar, yerel Çin halk hikayelerinde ve efsanelerinde, Dropa kavminin bahsinin geçtiğini de belirtmektedirler.
Prof. Dr. Tsum Un Nui tarafından çevirisi yapılan yazılardan bir kesit:
“Dropalılar bulutların arasından inen ışıklı bir küre içinden yeryüzüne indiler. Kadınlar, çocuklar ve erkekler olmak üzere bütün Dropalılar, çevredeki mağaralara sığındılar. İnsanlar en sonunda Dropalıların işaret dilini çözünce niyetlerinin savaş olmadığını anladılar.”
Yorumunuzu Yayınlayın