“…Dune, Mesih mitini araştıran bir öykü olacaktı.
İnsanların yaşadığı bir gezegeni bir tür enerji makinesi olarak göstererek, farklı bir yaklaşım ortaya koyacaktı.
Siyasetle ekonomi arasındaki, birbiriyle bağlantılı ilişkileri irdeleyecekti.
Mutlak kehanet ve tuzakları üstüne bir inceleme olacaktı.
Öyküde farkındalık yükseltici bir uyuşturucu yer alacak ve böyle bir maddeye bağımlılığın nelere yol açabileceği gösterilecekti.
İçme suyu, petrolün günümüzde giderek azalan suyun sembolü olacaktı.
Dune hem çok yönlü bir çevre bilimsel roman hem de insanlar ve insani değerlere ilişkin kaygıları hakkında bir öykü olacaktı; kitabın her safhasında, bu farklı boyutları göz önünde bulundurmak zorundaydım…”
Frank Herbert
DUNE EVRENİ
“Yüzüklerin Efendisi dışında bu kitapla kıyaslanacak başka bir kitap yok.”
Arthur C. Clarke
Kendinden sonra çıkacak olan birçok bilimkurgu eserine öncülük etmiş, bilimkurgu edebiyatının mihenk taşı olmuş, bu türün gelişmesine ve değişmesine neden olmuştur.
Takvimler 1965’i gösterdiğinde Herbert serinin ilk kitabı olan Dune’u birkaç kez reddedilmenin ardından yayımlamayı başarmıştı. Yazmaya başladığı ilk günden itibaren farklı ve ses getirecek bir eser oluşturduğunun farkındaydı. Yapılmayanı yapmış ve kitabın içindeki her bir konuyu incelikle işlemeyi başarmıştı.
Dil, kültür ve din konusunda araştırmalarını harmanlayıp yepyeni bir topluluk doğurmuş. Arapça ve Latinceyi birleştirip İngilizce ile bağlamış; Katoliklik, Zen Budizm’i ve İslamiyet’i tek bir çatı altında toplayıp eşi benzeri olmayan bir dünya yaratmıştır.
Dune evreni insanların, bilgisayarlara ve elektronik cihazlara karşı derin bir korku ve nefret geliştirmesiyle şekillenir. Bu durumu kullanan Jehanne Butler önderliğinde bir cihad başlatılır ve tüm makineler yok edilir. İnsanlar, zihinsel yeteneklerini geliştirmek için çaba gösterirler ve bu amaçla özel okullar kurulur. Bunlar arasında Uzay Loncası ve sadece kadın üyelerden oluşan Bene Gesserit en önemlileridir. Tleilax gezegeninde ise insan bilgisayarları yetiştirilir.
Bu okullar, eğitim ve disiplinin yanı sıra bazen uyuşturucuları da kullanır. Zihinsel ve fiziksel eğitimin yanı sıra şartlandırma ve zevk için çeşitli uyuşturucular kullanılır. Bunlar arasında Safo, Semuta, Hakika, Elakka ve en önemlisi Melanj bulunur.
Hikâyede, İmparatorluk ve diğer Büyük Evler gibi feodal yapılar, Uzay Loncası ve Bene Gesserit gibi örgütler, CHOAM gibi ekonomik güçler ve farklı dini inançlar önemli roller oynar.
ARRAKİS
Hikâye günümüzden 24 bin yıl sonra “Dune” bilinen adıyla “Arrakis” gezegeninde geçmektedir. Gezegeni bu kadar önemli ve farklı kılan özelliği baharatın (melanj) üretildiği tek gezegen olmasıdır. Baharat ömrü uzatan, bazı kişilerde geleceği görebilme yeteneğini açığa çıkaran değerli bir uyuşturucudur. Uzay yolculuklarının yapılabilmesi için de uzay loncasının baharata ihtiyacı vardır.
Evrenin en değerli maddesi olan baharatı üretmek ve bunun sürekliliğini korumak kolay değildir. Arrakis gezegeni tamamıyla kumullarla kaplıdır, kumların hâkim olduğu bu gezegende en ufak bir su birikintisi bile yoktur. Susuzluk ve kumullar tek sorun kaynağı da değildir. Boyu neredeyse 400 metreyi bulan devasa kum solucanları (şeyh hulud) ve hızları 700 kilometreye ulaşan kum fırtınaları yaşamı neredeyse imkânsız hale getirmektedir. Çöl halkı olan Fremenler dışında “dış dünyadan” gelen herhangi birinin çöl yaşamına uyum sağlaması ya da hayatta kalmayı bile başarabilmesi mümkün değildir.
TAHT SAVAŞLARI
Baharatın bulunduğu ortam şartları ne kadar kötü ve yaşanamaz olursa olsun onun evrendeki herhangi bir şeyle kıyaslanamayacak kadar değerli olduğu gerçeğinin üstünü örtmeye yetmemektedir. Baharat tekelini ele geçirmek için dış dünya insanları Arrakis gezegenini işgal etmiş, yüzyıllar boyu Fremenlere ev sahipliği yapan, çöl ile bütünleşen bu halkı hem yerlerinden etmiş hem de maddi kazançları için gezegene çeşitli şekillerde zarar vermeye başlamışlardır.
Arrakis hakimiyeti yıllardır Harkonnenlerin elindedir. Evrenin İmparatoru olan Padişah 4. Şaddam’dan sonra baharat tekelini ellerinde bulundurdukları için en güçlü hanedanların başında gelmektedirler fakat yaklaşmakta olan bir tehlike vardır Atredeisler.
Atredeislerin askeri gücü, İmparator 4. Şaddam’ın askeri birlikleri kadar iyi olması sebebiyle İmparatoru rahatsız etmeye başlamıştır. Bu sebeple İmparator ve Harkonnenler arasında gizli bir anlaşma yapılır. Arrakis topraklarını Harkonnenlerden alıp baş düşmanları Atredeislere vermek ve gezegenin zorlu şartları altında biraz da askeri güçlerin destekleri ile yok olmalarını, bütün soylarının ortadan kaldırılması planlanmıştır.
SİYASET VE DİN
“Bene Gesserit, kadın öğrenciler için kurulmuş, zihinsel ve fiziksel eğitim veren antik bir okuldur. Bu okul, uyguladığı insan çiftleştirme programıyla insan evrimini hızlandırarak bir üstün insan, bir ‘Kuisatz Haderah’ elde etmeye çalışmaktadır.”
İmparator evrenin en güçlü kişisi gibi gözükse de o da bir piyondur. Bene Gesserit tarikatı bütün evreni kontrol etmektedir. Yüzyıllar boyu süren üreme çalışmaları ile hanedanların içine girmişlerdir ve kendi amaçları doğrultusunda etrafındaki herkesi amaçlarına hizmet edecek şekilde manipüle etmektedirler.
Tabii ki her kuruluşta ve inançta olduğu gibi plana aykırı hareket eden müritler burada da vardır. Dük Leto Atredeis’in oğlu Paul Atredeis’in annesi Lady Jessica bir Bene Gesserit rahibesidir. O da rahibelerin üreme sürecinin bir parçasıdır fakat ondan istenen göreve uymamıştır. Bir kız çocuğu doğurması gerekirken erkek çocuk doğurmuştur. (Bene Gesseritler eğitimleri sonucunda çocukların cinsiyetlerini belirleyebilirler.) Paul Atredeis seçilmiş kişi olacaktır.
Lady Jessica’nın bu davranışı Bene Gesseritler arasında sorunlara yol açmış, bekledikleri Kuisatz Haderah’ın erken gelmiş olması sebebiyle içten içe onun kontrol edilemezliği karşısında dehşete düşmüşlerdir.
KUİSATZ HADERAH, LİSAN AL GAİB
Tek erkek Bene Gesserit, yüzyıllar boyu süren çalışmanın sonucu olacak rahibelerin seçilmiş kişisi Kuisatz Haderah. Kendinden önceki nesillerin belleğine sahip olacak, geleceği görebilecek, uzay ve zaman arasında denge kurabilecektir. Bene Gesseritleri olduklarından daha güçlü hale taşıyacak yegâne kişi olacaktır.
Dış dünyadan gelen kurtarıcı Fremenlerin seçilmiş kişisi Lisan Al Gaib. Bütün evren için baharat en önemli zenginlik kaynağı olmasına rağmen Arrakis gezegeni yerlileri için su daha önemli bir zenginlik kaynağıdır. Çöl hayatının en büyük zorluğu su kaynaklarının olmamasıdır efsanelerine göre mehdileri onları bu durumdan kurtaracak ve suya kavuşturacaktır.
Tarih ve din boyunca sürekli olarak bir seçilmiş kişiden bahsedilir. Günün birinde ortaya çıkacak ve her şeyi düzeltecek bize cenneti getirecek kişi olarak çeşitli kaynaklarda farklı isimlerle insanlık tarihi boyunca sayfalara kazınmıştır.
Paul Atredeis, Muad-dib, Lisan Al Gaib, Kuisatz Haderah bu kişi bir kurtarıcı mı yoksa daha iyi bir dünya uğruna dini kullanarak soykırımlar yapan, kitleleri öldüren, olmaktan korktuğu kişiye dönüşmekten kendini alı koyamayan, halkın fanatizmi yüzünden piyona dönüşmeyi kabul etmek zorunda kalan bir katil mi?
“Yeisle birleşeceğim ruhuma karşı
Ve düşmanı olacağım kendimin”
3. Richard
KORKU KATİLİDİR AKLIN
Herbert, ne kadar bir bilimkurgu serisi yazmış olursa olsun romanlarının içerisindeki her bir konu gerçektir. Orta doğuda geçirdiği günler bu seriyi yaratmasında oldukça yardımcı olmuştur. Zengin kaynakları yüzünden işgal edilen topraklar, temel ihtiyaçlarından mahrum bırakılan ve bu ihtiyaçları zenginlik kaynağı olarak görülmesi istenen sözde 3. Dünya ülkesi vatandaşlarının yaşadığı sorunlar, siyasetin din ile birleşerek insanları fanatizme sürüklemesi, toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri ve bunlara sebebiyet veren savaşlar serinin yapı taşlarıdır.
Kutsal bir amaç uğruna dünyayı daha iyi bir hale getirmekten bahseden herkes tam tersini yapacaktır. Bu amaç bazen tek bir kişi tarafından belirlenmeyebilir, uygun koşulları sağlayan herhangi birini eğer halk görürse inançları doğrultusunda onu bir diktatöre dönüştürebilir.
“Aslında her fikir yansızdır, ya da öyle olmalıdır; ama insan onu canlandırır, alevleri ve cinnetlerini yansıtır ona; saflığını yitirmiş, inanca dönüştürülmüş fikir, zaman içindeki yerini alır, bir olay çehresine bürünür.
İçgüdüsel olarak putlara taptığımızdan, düşlerimizin ve çıkarlarımızın nesnelerini kayıtsız şartsız şeyler haline getiririz. Tarih, bir Sahte Mutluklar Geçidi’nden, bahaneler adına dikilmiş bir tapınaklar dizisinden zihnin Gayri Muhtemel önünde küçülmesinden ibarettir. Dinden uzaklaştığında bile insan dine tabi kalır; bütün çabasıyla tanrı benzerleri yaratır, sonra da benimser bunları ateşlilikle: İçindeki kurgu ihtiyacı, mitoloji ihtiyacı apaçık gerçeğin ve gülünçlüğün üstesinden gelir.”
Çürümenin Kitabı
KAYNAKÇA
- https://www.colgezegenidune.com/
- https://kayiprihtim.com/dosya/dune-iyi-bilimkurgu-iyi-edebiyattir/
- Cioran, E.M, Çürümenin Kitabı, 2000, Metis, İstanbul.
- Herbert, F, Dune, 1965, İthaki, İstanbul.
Yorumunuzu Yayınlayın