Sovyet Montaj Ekolü
Sovyet sinemacılar Ekim Devrimi sonrasında alışılmışın dışına çıkarak sinemada yenilikçi ürünler ortaya koymak için harekete geçtiler. Montaj fikirlerinin oluşmasında etkilendikleri ‘fütürizm’ ve ‘konstrüktivizm’ akımlarıydı (Abisel, 2007, s. 196). Giderek artan makineleşme ve mekanikleşme insanlarda heyecan yaratıyor, eski gelenekleri yıkma arzusu uyandırıyordu. Sovyet sanatçılar da eserlerinde bu arzuyu yansıtmaya başlamışlardı.
Sergei Mikhailovich Eisenstein
1898 yılında doğan Eisenstein, kentsoylu bir aile ortamında büyüdü. Dil öğrenmeye yatkın bir yapısı vardı ve Doğu dillerine de ilgiliydi. Aynı zamanda okumaya ve sanata da meraklıydı. Kızıl Ordu’ya katılıp cepheye giden Eisenstein, 1919 sonunda, askerliğinin bitmesine yakın tiyatro grubuna girdi. Moskova’ya döndüğünde ise iş arayan Eisenstein, bir arkadaşının etkisiyle Proleter Kültür tiyatrosunda işe başladı. Birlikte çalıştığı Meyerhold’un fikirlerinden etkilenmiş ve kendi çalışmalarına etkisi olmuştur (Abisel, 2007, s. 234-235).
Eisenstein’in Montaj Anlayışı
Eisenstein, montajı filmsel yaratıcılığın temelinde görüyor. Ancak montajı farklı düşünsel çerçevede ele alıyordu. Diyalektik düşünme biçimi ile sanatı kavramakta, çatışma ve çelişkiyi merkezde tutmaktaydı. Yönetmene dair bakış açısını ise yönetmenin yaratıcılığını, farklı parçalardan bütünlük yaratması süreciyle açıklar. Eisenstein’in asıl amacı, sinema aracığıyla düşünce ve kavram üretmek. Çekimlerin arasındaki çatışmanın ve bu çatışmaların yaratacağı anlamın peşine koşuyor.
Eisenstein ‘Atraksiyonlar Montajı’ fikrini tiyatroda çalışırken geliştirdi. Tiyatroyla başlayan sanat ilgisini giderek sinemaya yönlendirdi. Sahnedeki tüm ögeleri atraksiyon olarak adlandırmaktaydı, biri diğerinden önde değildi ve bu atraksiyonların montajla birleştirilebileceği ve yönetmen tarafından anlamlı bir bütün elde edileceğini öne sürmekteydi (Abisel, 2007 s. 235). Atraksiyon montajında seyircinin zihninde belli bir etkiyi canlandırma ve izleyicide şok etkisi yaratma amacı vardır ve bu etkiyi sağlarken ani patlamalardan, duygusal dönüşlerden, ışık efektlerinden faydalanır.
Potemkin Zırhlısı (1925)
Yönetmen: Sergei Eisenstein
Yazan: N. F. Agadzhanova-Shutko
Kurgu: Sergei Eisenstein
Görüntü Yönetmeni: Eduard Tisse
Özet
Potemkin isimli savaş gemisi, denizcilerin ağır koşullarda yaşadığı bir yerdir. Mürettebat kendilerine verilen bozuk yemeklere artık dayanamayıp isyan başlatırlar. Denizcileri vurmak üzere asker görevlendirilir. Fakat ayaklanma başlatan denizciler gemiyi kontrollerine geçirirler. İsyancılardan biri vurulunca, Odessa’da halk öldürülen asker için ayaklanmaya başlar ve sokaklara yayılırlar. Çarlık rejimine karşı başlatılan ayaklanmada isyancıların yaşadıkları anlatılır.
Eisentein’den Film Yapılması İstenmiştir
Sovyetler Birliği, 1905 ayaklanmasının 20. yıldönümü için Sergei Eisenstein’den film yapmasını istemiştir. Bunun üzerine bir savaş filmi çeken Eisenstein kurgu teknikleri ile sosyalist düşünceyi inşa ederken simgelerden, sembollerden ideolojik temeli oluşturmak adına yararlanmış, kurguyu ustalıkla kullanmıştır.
Odessa Merdivenleri Sekansı
Süvariler merdivenlerin başında ellerinde tüfeklerle görülmeye başladıkları andan itibaren halka yayılan korkuyu ve telaşı, izlerken hissetmemek neredeyse imkansız. Eisenstein montaj tekniklerini o kadar iyi kullanmıştır ki duygu yoğunluğu sekansın sonuna kadar sürekli tırmanış halindedir. Eisenstein yakın plan yüz görüntülerini araya sokarak oyuncuların duygularına odaklanmamızı sağlamıştır. Uzak ve yakın çekimleri yer yer art arda sıralayarak da ritmi canlı tutmuş, olayların heyecanını artırmıştır.
Potemkin Zırhlısı‘nda paralel kurgu sıklıkla kullanılmıştır. Klasik sahnelerde kendine yer edinmiş olan bebek arabası sahnesi, kullanılan paralel kurgu tekniği ile hafızalara kazınmıştır. Kontrolden çıkan bebek arabası, merdivenlerden düşmeye başlar. Merdivenlerden koşarak inen halkın arasında bebek arabasını hem yakın hem uzak çekimlerle görürüz. Aynı zaman diliminde farklı insanların dehşete kapılmış yüzleri karşımıza çıkar.
Sekansın kapanışında Eisenstein, paralel kurgu tekniği ile izleyicilerin kafasında soru işareti bırakır. Ardı ardına gelen görüntüler bebek arabasındaki bebeğin sonunun ne olduğunu bizim değerlendirmemize bırakmıştır. Eisenstein izleyiciyi böylece pasif konumdan çıkarıp aktif konuma sokmuştur.
Kurgu veya diğer bir şekilde montajın gücünü kullanan Eisenstein, bizlere yan anlamın nasıl oluşabildiğini göstermiş olmaktadır. Birbirinden farklı görüntüler yan yana geldiğinde kendilerinden bağımsız yeni bir anlam ortaya çıkarma gibi bir güce sahiptir. Sinemada anlatıyı oluşturmak için birden fazla yöntem ve teknik kullanılabilir. Eisenstein ise kurgu ile bunu sağlamıştır. Kendisinden yapılması istenen sosyalist ideali benimsetecek filmin yaratımında, kurguyu etkin bir şekilde kullanmıştır.
Odessa Merdivenleri Sahnesi
Kaynakça
Abisel, N. (2007). Sessiz Sinema. Ankara: De Ki.
Yorumunuzu Yayınlayın