HASRET SONA ERDİ!
Geçtiğimiz hafta Türkiye açısından önemli bir haber aldık. UEFA (Avrupa Futbol Federasyonları Birliği) gerçekleştirmiş olduğu yönetim kurulu toplantısının ardından EURO 2032‘nin (2032 Avrupa Futbol Şampiyonası) Türkiye ve İtalya ortaklığında düzenlenmesine karar vermişti. Peki, Türkiye’nin bu turnuvaya ev sahipliği yapması tesadüf mü?
İtalya’da Futbol
Sürece göz atmadan önce mutlaka Akdeniz kıyılarında futbol denince akla gelen iki ülke, İtalya ve Türkiye… Bu iki ülke benzer mutfak zevkleriyle birlikte futbola olan tutkuları bakımından da oldukça yakın. İlk olimpiyat örneklerini gördüğümüz topraklara sahip olan İtalya’da futbol, basketbol, voleybol ve motor sporları da oldukça takip edilir. Avrupa’da futbol denince akla gelen kulüpler arasında İtalyan takımları gelir. Roma, Napoli, Juventus, Lazio, Fiorentina ve sayılamayacak birçok kulüp. Ama özellikle Milano futbol konusunda oldukça renkli. Kırmızı-Siyah renklere sahip olan AC Milan ve Mavi-Siyah renklere sahip olan FC Internazionale Milan takımlarının rekabeti dünya tarafından takip edilir. Bu iki takım maçlarını aynı stadyumda oynar. Aralarındaki rekabet öyledir bir boyuttadır ki iki takım paylaştığı stadyuma farklı isimler koyar. Kulüpler düzeyinde birçok kez önemli kupalar kazanan İtalya, tarihinde 3 kez Dünya Kupası ve 2 kez Avrupa Futbol Şampiyonası kazanma başarısı göstermiştir. İtalya kazandığı 2 Avrupa Şampiyonası’ndan birinde ev sahibi (1968) ve diğerinde ortak düzenleyenlerden (2020) biridir . Daha önce Avrupa Futbol Şampiyonası’na 1968 ve 1980 yıllarında ev sahipliği yapan İtalya, Dünya Kupası tecrübelerini de 1930 ve 1990’da yaşadı. Üçüncü tecrübesini deniz komşusu Türkiye ortaklığında yaşayacak.
Türkiye’de Futbol
Ülkemizde de İtalya’ya benzer şekilde futbol, voleybol, basketbol takip edilmekte. Türk Futbol Tarihi’nin temellerini oluşturan üç İstanbul Takımı bulunmaktadır. Bunlar Beşiktaş JK, Fenerbahçe SK ve Galatasaray SK. Bu üç takımın 1900’lerin başından günümüze kadar gelen rekabeti halen daha sürmektedir. Kulüpler bazında en büyük futbol başarısını 2000 yılında UEFA Kupası ve UEFA Süper Kupası kazanan Galatasaray ile elde etti. Milli düzeyde ise en büyük başarısını 2002 Dünya Kupası‘nda yaşayan Türk Milli Futbol Takımı, Avrupa Futbol Şampiyonası’nda ise en zirve noktasını 2008 yılında yarı final yaparak yaşadı. Kulüpler Türkiye’nin uluslararası futbol arenasında son yıllarda inişli-çıkışlı bir tablo göstermesi halk tarafından sıkça eleştirilmiş ve alternatif dallara yönelmesine vesile oldu. Son yıllarda oldukça başarılı bir grafik sergileyen Türk Kadın Voleybolu, Türkiye’nin futbol ülkesi mi yoksa voleybol ülkesi mi olduğu konusunda kamuoyunda tartışmalara sebep olmuştur.
Türkiye’nin Avrupa Futbol Şampiyonası Ev Sahipliği Serüveni
Türkiye’ye baktığımızda spor organizasyonları konusunda yatırımların arttığını görmek mümkün. Son 15 yılda uluslararası arenada gerçekleştirilen spor organizasyonlarına baktığımızda 2005 ve 2023 UEFA Şampiyonlar Ligi Finali, 2017 UEFA Süper Kupa Finali, 2005 Avrupa Basketbol Şampiyonası, 2010 FIBA Dünya Basketbol Şampiyonası, 2013 Akdeniz Olimpiyatları gibi ciddi ev sahiplikleri görmekteyiz. Bu ev sahiplikleri bize tecrübe ve özgüven aşılasa da süreç bu noktaya kolay gelmedi. Bu durumu açıklamak için 20 yıla yakın bir süreci irdelemek gerekir. Peki UEFA Avrupa Futbol Şampiyonası için hazırlık hikayemiz nasıldı?
Filmi biraz geriye sardığımızda Türkiye’nin daha önce de UEFA’ya Avrupa Futbol Şampiyonası için ev sahipliği başvurusu yaptığını görüyoruz. 2002 yılında ilk kez bir uluslararası futbol organizasyonuna ev sahipliği başvurusu yapan Türkiye, Yunanistan ile birlikte EURO 2008 (2008 Avrupa Futbol Şampiyonası) için ret cevabı aldı ve turnuva Avusturya-İsviçre ortaklığında gerçekleşti.
2008 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda yarı final derecesi yapan Türkiye bu kez şansını 2012’de gerçekleştirilecek şampiyonaya dikti. 2009 yılında UEFA tarafından Malta’da gerçekleştirilen bir etkinlikte EURO 2012‘ye ev sahipliği yapacak ülke açıklanırken Türkiye final adaylara dahi kalamadı ve organizasyon Polonya-Ukrayna ev sahipliğinde düzenlendi.
Yıllar içinde futbolun endüstriyelleşmesinden tabii ki ülkemiz de nasibini aldı. Alınan ret cevaplarından sonra Türkiye Hükümeti, 2010 yılında gözünü karartarak spor kompleksleri ile stadyumların yeniden elden geçirilmesine karar verdi. Alınan bu kararın ardından onlarca ilde mazi sayılabilecek stadyumlar yıkılmaya başlandı ve şehir merkezinden ırak, görkemli ve büyük kapasiteli stadyumların temelleri atıldı.
2010 yılında EURO 2016 için yapılacak ev sahipliği belirleme organizasyonuna üç ülke dahil oldu; Fransa, İtalya ve Türkiye… Gerçekleştirilen oylamada finale Türkiye ile Fransa finale kalsa da, Türkiye sadece bir oy farkla turnuvanın anahtarını Fransa’ya kaptırdı.
Yıllar 2017’ye geldiğinde Türkiye’nin stadyum inşa politikası meyvelerini vermeye başladı ve EURO 2024‘e yapacağı başvuruda elini güçlendirdi. Türkiye Futbol Federasyonu EURO 2024 ev sahipliği için kampanya başlattı ve uluslararası kamuoyunda ev sahipliği yüksek sesle konuşulmaya başlandı. Reklam panolarında, stadyumlarda, televizyonlarda ve sosyal medyada “Birlikte Paylaşalım” sloganı ile reklam yapmaya başlayan ülkemizi bir travma daha bekliyordu. Sadece Almanya ve Türkiye’nin katıldığı adaylık başvurusunda gülen taraf Almanya olmuştu. Uluslararası medyada bu kararın arkasındaki sebebin Türkiye’de gerçekleşen terör olayları ve güvenlik zafiyeti olduğu konuşuldu.
2023 baharına gelindiğinde Türkiye hem EURO 2028, hem de EURO 2032 için başvuru yaptığını duyurdu. UEFA 10 Ekim 2023’te gerçekleştirdiği törenle 2028 yılında yapılacak turnuvaya 6 başvurudan Birleşik Krallık-İrlanda ortak ev sahipliğini duyurdu. Aynı gün sadece 2 ülkenin başvurusu olan EURO 2032 için İtalya-Türkiye ortak adaylığı onaylandı. Yapılan törene İtalya ve Türkiye’den birçok ünlü futbolcu katıldı. Duyuru yapıldıktan birkaç gün sonra ise UEFA bir duyuru reklamı yayınladı.
Yapılan birçok başvuru ve alınan ret cevaplarının ardından bizlere yaklaşık 9 yıl sonra gerçekleşecek turnuvaya gün saymak kalıyor. Yapılan onlarca stadyum, harcanan milyarlarca para ve yıkılan bir sürü mazi de cabası…
Çok keyifli bir yazı, futbola ilgilenmeyen biri olarak keyifle okudum. Çok akıcı ve açıklayıcı bir metin olmuş. Kaleminize sağlık ✨️
Yazılarınızı devamını heyecanla bekliyorum 🤗