Rupert Brown’un tanımı ile grup şu şekilde açıklanabilir; kendilerini grubun üyeleri olarak tanımlayan bir veya daha fazla kişiden oluşur. Ayrıca grubun varlığını, gruba dahil olmayan iki kişinin de tanıması gerekir.
1) Ortak Fikir
Gruplar ortak fikir çerçevesinde bir araya gelen topluluklardır. Bu ortaklığı belli etmek için çeşitli ritüeller, giyim şekilleri, konuşma kalıpları olması; grubun dışında kalanların o grubu tanımlaması için gereklidir. Buna verilecek en iyi örneklerden biri; Hasidikler’dir. Peyo adı verilen, kulak üstlerinden uzatılan bukleler onlara ait saç stilini ortaya koymaktadır.
2) Aidiyet
Gruplara dâhil olma motivasyonumuza bakılınca; temelde aidiyet duygusu ve dışlanma korkusu olduğunu görmekteyiz.
3) Dayanışma
Grup dayanışması açısından değerlendirildiğinde karşımıza Erken Sosyal Psikologların varsayımları karşımıza çıkmaktadır. Onlara göre grup içinde dayanışmayı sağlayan; üyelerin birbirlerinden hoşlanma derecesidir. Burada dayanışmanın kişisel ilişkiler üzerinden şekillendiği görüşü yaygındır.
4) Amaç
Grup dayanışması ile ilgili bir başka fikir ise; grup üyelerinin bağlılığının, grup fikirleri çerçevesinde şekillendiği düşüncesidir. Yani bir arada olmayı beraberinde getiren, ‘ortak amaç’, ‘ortak fikir’ dayanışmayı da beraberinde getirmektedir.
5) Ritüel
Gruba dâhil olma ritüellerinin çoğunda; istek ve acı çekme ikileminden yola çıkılmaktadır. Ne kadar acıya göğüs gerilirse o kadar gruba girmeye istekli olduğu şeklinde bir denklem kurulmaktadır. Örnek olarak; askere gitme verilebilir. Koğuştaki önceden gelen askerler, yeni gelen askerlere; köpük şakası, duş alırken kaynar su dökülmesi, telefonla arayıp komutan taklidi yapılması gibi şakalar yapmaktadırlar.
6) Korku
Gregory Burns’un yaptığı bir fMRI çalışması insanların gruba uygun olmayan kararlar verdiklerinde amigdalalarındaki hareketliliğin artış gösterdiğini saptamıştır. Amigdala ise beynin korku ile ilişkilendirilen bölgesidir.
7) Çoğunluğun fikri azınlığın fikrini değiştirebilir mi?
1956’da Solomon Asch yaptığı görsel deneyin sonuçlarını paylaştı. Denekler ilk olarak küçük gruplara yerleştirildi. Gösterilen görsellerin üç kıyas çizgisinden biriyle eşleştirilmesi istendi. Grubun içinde sadece bir tane gerçek denek mevcuttu. Diğerlerinin kasıtlı olarak yanlış cevap vermesi istendi. Amaç ‘saf’ deneklerin grup çoğunluğuna mı yoksa kendi kanaatine göre mi cevap verip vermeyeceğini görmekti. Katılımcılar %36’sında yanlış cevaptan yana yanıt verdi. Bu çalışma açık ve net bir biçimde yanlış olduğu bilinen eşleştirmenin, grup çoğunluğu ve normuyla değişebileceğini, doğrudan vazgeçilebileceğini gözler önüne serdi.
8) Emin
İnsanlar, kendi fikirlerinden ne kadar emin ve fikir hakkında ne kadar bilinçlilerse, fikirlerini açıklama konusunda d o kadar cüretkâr olmaktadırlar. Aynı zamanda grup, kişilerin fikirlerini -emin ve bilinç varsa- daha az etkilemektedir.
9) Reaksiyon
Gruplar, yeni fikirlere karşı çoğunlukla reaksiyon göstermektedir. Gruplarda yavaş değişim gözlenmektedir. Grup üyeleri, azınlık fikirlerinden daha çok, çoğunluk fikirlerine tepki göstermektedirler.
10) Birey-Grup
Grup psikoterapistlerinden Wilfred Bion’a ‘grup’ konulu yazılarda değinilmesi önemlidir. Grup ile ilgili savı; grupların psikolojisinin bireylerin psikolojisi ile paralel olduğu görüşüdür.
KAYNAKÇA
Cohen, L. J. “A’dan Z’ye Psikoloji.” İstanbul: Say Yayınları,2017.
Yorumunuzu Yayınlayın