İNSAN HAKLARI VE ETNİSİTE
Selamlar, bu yazımızda insan haklarının içinde yer alan kuşak haklarının neleri kapsadığını ve bu bağlamda “etnisite” kavramının hangi kuşak haklarına dahil olduğunu tartışacağız.
Birinci Kuşak İnsan Hakları
“Devletin sınırlandırılmasına yönelik bu haklar kişiye, devletin, toplumun ve üçüncü kişilerin giremeyeceği özel bir alan sağlamaktadır.” (Gül, 2012, s.163) Birinci kuşak haklar, devlete karşı bireyin temel hak ve özgürlüklerini, bireye siyasal otoritenin dokunamayacağı temel bir özgürlük alanı sağlayan haklardır. Vatandaşları otoritenin kötüye kullanılmasına karşı korurken, onları siyasal süreci etkilemeye imkân verecek özgürlüklerle de donatmaktadır. Bu çerçevede bireyin “yaşama hakkı” olduğu düşüncesi temel bir insan hakkı olarak kabul görmeye başlamıştır. “Birinci kuşak insan hakları bağlamında kişisel ve siyasal hakların üzerinde durulmaya çalışıldığı dikkat çekmektedir. Yaşama hakkı, ayrımcılık ve işkence yasağı ile kişi özgürlüğü ve güvenliğinin önemli hususlar olduğu anlaşılmaktadır.” (Yeşilçayır, 2020, s.76) Yaşam hakkı, kişi dokunulmazlığı hakkı, düşünce ve ifade özgürlüğü, inanç ve ibadet özgürlüğü, konut dokunulmazlığı hakkı, mülkiyet hakkı, seçme ve seçilme hakkı, dilekçe hakkı gibi siyasal ve kişisel nitelikteki hak ve özgürlükleri içinde barındırır.
İkinci Kuşak İnsan Hakları
Sanayi Devrimi sürecinde bir sınıf olarak ortaya çıkan işçi sınıfının, sınıflar arasındaki eşitsizliğe yönelik tepkisi ve sınıflar arası mücadele sonucu kazanılmış sosyal ve ekonomik nitelikli haklar ikinci kuşak hakları oluşturmaktadır. “Bu haklar kısaca “sosyal ve ekonomik” haklar olarak literatüre geçmiştir.” (Yeşilçayır, 2020, s.76) Bu kuşak, devleti sınırlamak yerine devletin halkı düzenlemesini ister. Çalışma hakkı, sosyal güvenlik hakkı, sağlık hakkı, eğitim hakkı, konut hakkı, sendikal haklar gibi ekonomik ve sosyal hakları içinde barındırır.
Üçüncü Kuşak İnsan Hakları
“Üçüncü kuşak hakları grup hakları olarak bilinen ve bu yönüyle birinci ve ikinci kuşak haklarından ayrılan kollektif haklardır.” (Deniz, 1998, s.11). “Bu hakların içine, barış hakkı, silahsızlanmış bir dünyada yaşama hakkı, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı, ekonomik ve sosyal açıdan gelişme hakkı, halkların kendi durumlarını serbestçe belirleme hakkı ve herkesin insanlığın ortak malvarlığından yararlanma hakkı girmektedir.” (Kabaoğlu, s.29; aktaran Gül, 2012). Üçüncü kuşak haklar, insan haklarının kullanılmasına, sadece devletin değil, insan topluluklarının da etkin biçimde çaba harcaması gerektiği anlayışına dayanmaktadır. “Barış hakkı, çevre hakkı, ekonomik ve sosyal gelişme hakkı vb. hakları içeren üçüncü kuşak haklar, dayanışma hakları, kolektif haklar ya da halkların hakları olarak da ifade edilmektedir.” (Yeşilçayır, 2020, s.76)
Dördüncü Kuşak İnsan Hakları
Gelişmekte olan bir haktır. Diğer haklar gibi köşeli bir tanımı yoktur. Bilim ve teknolojinin gelişmesi ile insan onuruna yönelik tehditlere bir cevap olarak çıkmıştır. “Özellikle biyoteknolojik gelişmelerin insan doğasına ilişkin ulaştığı nokta ve bilişim teknolojisinin insanın özel yaşamına dahli düşünüldüğünde, insan onuru bugüne dek karşılaşmadığı ve ulaşacağı boyutları da öngörülemeyen bir tehditle karşı karşıya kalmıştır” (Uygun, s.588; aktaran Boyner ve Kama, 2019, s.606) Unutulma hakkı, ekosistem hakkı, gelecek nesiller hakkı, kent hakkı, hak talep etme hakkı bunlar içinde yer almaktadır.
Etnik
BM Genel Kurulunun 18 Aralık 1992 tarihli ve 47/135 Sayılı Kararı içerisinde yer alan Azınlık hakları içinde, etnik haklar yer alıyor. Bazı kaynaklarda azınlık ve etnik kavramlarını aynı anlamda kullanılsa da ulusal azınlık ile etnik azınlık karıştırılmamalıdır. Kavramın etimolojisine hızlıca bakarak başlayabiliriz. Etnik; Yunanca halk anlamını taşıyan “etnos” kelimesinden gelen sözcük, belirli bir kavme ait olmayı ifade eder. “Etnik kelimesi sadece soyla ilişkili değildir. Dil, din ve kültürel farklılaşmanın bir yansıması anlamındadır. Ortak dil, ortak kültür, ortak tarih, kader ve ortak gelecek karakteristik özellikler olarak karşımıza çıkmaktadır.” (Savaş, 2006, s.39)
Tanımlara baktığımızda etnik haklar, üçüncü kuşak haklar ile bağdaşıyor. Tüm bahsi geçen kuşak hakları birbiri ile diyalektik bir bağlantı içerisindedir. Hiçbirini birbirinden ayrı düşünmek mümkün değildir. Toplumların genelinde özellikle etnosentrik yaklaşımı benimsemiş toplumlarda, etnik hakların ihlalini açıkça görürüz. Bireyler etnisiteleri yüzünden, birinci kuşakta yer alan yaşama haklarından, kişi dokunulmazlığı, fikir beyan etme gibi temel hakları gasp edilebilir. Türkiye özeline bakarak düşünmenin faydalı olacağını düşünüyorum. Türkiye’de büyük bir Kürt etnik kimliği vardır. Bunun yanı sıra 10 yılı aşkın bir süredir Arap etnik kimliği ülkemizde sayıca artmıştır. Sadece, Kürt ve Arap olduğu için ayrımcılığa uğrayan insanlar vardır.
Bence en önemlisi, devletin kendi kurmak istediği milliyetçiliğin dışında kalanlardan, oldukları için tehlike arz eden gruplar olarak ele alınıyor. İkinci kuşak haklarından olan kültürel yaşama katılma hakkının ve çalışma, adil gelir ve sendika hakkının da ihlal edildiği aşikâr. Giyim tarzları, yaşam biçimleri toplumsal hayattan dışlanmalarına sebep oluyor bununla da kalmaksızın emeğin etnikleşmesi söz konusudur. (bknz; Uzun, E. (2015). Kürt Fındık İşçileri: Bir Karşılaşma Mekânı Olarak Akçakoca. Moment Dergi, Göç , 100-132) Üçüncü kuşak haklarında ise kişilerin etnik kimlikleri yüzünden uğradıkları bütün hak ihlallerini içinde barındırıyor. Ekonomik olarak alt sınıfa dahil olanlara etnik kimlikleri yüzünden vasat çevrelerde ev kiralanması onları sağlıklı bir çevrede yaşam haklarını ellerinden almıştır. Ya da yaşadıkları çevrede Kürt ya da Arap oldukları için terörist ya da İşid militanı gibi aksettirilerek barış içinde yaşama hakları gasp edilmiştir. Bunun türlüce örnekleri vardır. Etnik kimliklerinden dolayı iş bulamayanlar ya da iş bulup, haklarındaki stereotip düşünceler yüzünden iş hayatında yükselemeyerek bu yüzden ekonomik olarak gelişemeyebilirler.
“Kolektif veya grup hakları son dönemlerde toplumun ve toplumsal grupların insan hakkına sahip olduğundan hareketle ortaya çıkan haklardır. Bu tür haklar, etnik, kültürel, dilsel ve dil grupları gibi ayırt edici özellikleri olan azınlık gruplarının, söz konusu diğer azınlık gruplarından ayırt edici kolektif özelliklerinin korunmasının ve geliştirilmesinin ilgili bir hakla mümkün olduğu durumlarda başvurulan haklardır.” (Coşkun, s. 118; aktaran Turhan, 2013)
Yukarıda aktarılan bağlamda bireysel hakların (birinci ve ikinci kuşak hakları), kendi ortamlarında olmayan bireyler için anlamsız ve imkânsız olma durumu söz konusudur. Farklı etnik kimliklerin kendi kaderlerini tayin etmek için üçüncü kuşak haklarına dahil olurlar. Dördüncü kuşak haklarından ise unutulma hakları gasp edilir. Özellikle yeni medya da etnik kimliklerin temsili ve bu kimlikler için üretilen söylemler bu etnik gruba ait olan insanlar için kışkırtıcı bir nitelik taşımaktadır. Unutulma hakları ise “Tarih Sizi Unutmaz” başlıkları ile gasp edilmiştir.
Kaynakça
Boyar, O. & KAMA, S. (2019). Dördüncü Kuşak Haklar ve Bilişim Teknolojilerinin Doğuşunda Mahremiyet Kavramına Karşılaştırmalı Bir Bakış. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, 25(2), 602-623.
Deniz, D. (1998). Kadının İnsan hakları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesindeki Kadın Davaları. (Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi). İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
GÜL, C. (2012). Klonlama Kök Hücre Çalışmaları Karşısında İnsan Onurunun Korunması Hakkı. Mel. Üni. Hukuk Fakültesi Dergisi, vol.1, no.1, 161-191.
Savaş, C. N. (2006). İnsan Hakları Bağlamında Azınlıklar. (Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi). Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Turhan, A. (2013). İnsan Hakkı Kuşakları Arasındaki Tamamlayıcılık İlişkisi. İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 4(2), 357-378.
YEŞİLÇAYIR, C. (2020). İnsan Haklarında Kuşaklar Tartışması ve Bir Çözüm Denemesi. Temaşa Erciyes Üniversitesi Felsefe Bölümü Dergisi, (13), 73-85.
Yorumunuzu Yayınlayın