Bir çizgi belirir, düzen zayıflar, aile devrilir, kaos başlar…
Her şeyden önce sadece Kaos vardı. Kaos, yani boşluk, hiçlik, sonsuz bir karmaşa; kozmosun var olmasından önceki mitolojik bilinmezlik durumu. Yunan mitolojisi ve neredeyse bilinen tüm mitler ve dinler Kaos’tan ortaya çıkmıştır. Dinler ve mitler haricinde Kaos, günümüzde popüler kültürde de yer edinmiştir.
The End of the F**king World dizisinin yaratıcısı Charlie Covell’in yeni projesi Kaos, çok katmanlı ve kusursuz tempolu bir yapım olup kaotik olmaktan oldukça uzak. Covell, Yunan mitolojisini günümüze uyarlamış ve seyircilerle buluşturmuştur. Zeus gibi Yunan mitolojisinden tanıdık olduğumuz tanrıların hüküm sürdüğü modern bir dünya yaratmış ve bunu güç, özgür irade ve insan doğasını aksiyon ve mizahla harmanlayarak anlatmıştır. İnce ve ayrıntılı, esprili, titiz, sarkastik ve sert yapısıyla, son zamanlarda adından söz ettiren popüler Netflix yapımlarından biri olmuştur.
TANRILARIN SAVAŞI: TİTANOMAKHİA
Her şey Olymposlular ve Titanların savaşı ile başladı ve Olymposluların zaferi ile son buldu. Titanların lideri Kronos, babası Uranos’u devirmiş ve dünyayı kardeşleriyle birlikte yönetmeye başlamıştı. Ancak bir kehanet Kronos’a çocuklarından birinin onu devireceğini söyler ve bunun üzerine Kronos doğan her çocuğunu yutmaya başlar.
Ancak bir gün, Kronos’un eşi Rhea, doğan en küçük çocukları olan Zeus’u, Kronos’tan kurtarmayı başarır. Zamanı geldiğinde Zeus, Kronos’un yuttuğu kardeşlerini (Hades, Poseidon, Hera, Demeter ve Hestia) kurtarır ve Titanlara karşı savaş açar. Bu savaşın sonucunda Titanlar yeraltı dünyasına (Tartaros) hapsedilir ve evrenin yeni hakimi Olymposlular olur.
Dizimizde de konular kehanetler üzerinden yürümektedir. Herkesin kaderi çoktan yazılmıştır ve isteseler istemeseler de kehanetler bir şekilde gerçekleşmektedir. Jeff Goldblum’un canlandırdığı Zeus, kehanetinin ona kendi çöküşünü önceden bildirmesiyle paranoyaya kapılıp ve intikam peşine düşer. Tıpkı babası Kronos gibi. Karısı Hera, onu dengede tutmaya çalışırken, anlatıcı Prometheus kehaneti gerçekleştirmek için çabalar.
TRUVALILAR
Dizide, diğer birçok Yunan mitolojisini konu edinen yapım gibi Olymposlular ve Truvalıların anlaşmazlığı da yer alıyor. Covell’in evreninde Truvalılar, toplumun dışlanan kısmında yer alan, ikinci sınıf vatandaşlar olarak konumlandırılmış. Sistem karşıtı olan bu grup, Zeus’un düşüşünün halk arasında başlamasına sebep olabilecek devrimci bir hareket olarak lanse edilmiştir.
ORPHEUS VE EURYDICE
Büyük bir aşkla birbirine bağlı olan Orpheus ve Eurydice’in aşkını, Orpheus’un Eurydice’i ölümden geri döndürme çabasını anlatır. Yunan mitolojisinin en dokunaklı ve trajik aşk hikayelerinden biridir. Orpheus lir (bir çeşit müzik aleti) çalmasıyla ünlü bir ozandır. Eurydice ise bir su perisidir (nymph).
Orpheus ve Eurydice, kısa bir süre önce evlenmişlerdir. Ancak bir gün, Eurydice ormanda gezinirken bir yılan tarafından ısırılır ve bu zehirli yılan ısırığı sonucunda hayatını kaybeder. Orpheus, büyük bir kederle sevdiği kadını kaybetmenin acısını yaşar ve onu geri getirmek için Yeraltı Dünyası’na, inmeye karar verir.
Orpheus’un müziği o kadar büyüleyicidir ki, Yeraltı Dünyası’nın tanrısı Hades ve karısı Persephone bile onun lirinin tınılarına dayanamaz. Orpheus’un müziğiyle yumuşayan Hades, ona Eurydice’i geri vermeyi kabul eder, ancak bir şartla: Orpheus, Eurydice’yi yüzeye geri getirirken arkasına bakmayacaktır. Eğer ona bakarsa, Eurydice sonsuza dek ölüler diyarında kalacaktır.
Orpheus, Eurydice’i alıp yeryüzüne doğru ilerlerken sabırsızlık ve kaygı içinde kalır. Yolun sonuna geldiklerinde, tam yeryüzüne çıkmak üzereyken dayanamaz ve arkasına dönüp Eurydice’ye bakar. O anda Eurydice, bir sis gibi kaybolur ve geri dönmemek üzere Yeraltı Dünyası’na çekilir. Orpheus, sevgilisini sonsuza dek kaybeder.
Dizide ise bu trajik aşk hikayesi, trafik kazasında ölen ve yeraltı dünyasında yolunu bulmaya çalışan Eurydice’yi konu alıyor. Erkek arkadaşı Orpheus, şarap tanrısı Dionysos’un ona yardım etmesiyle Eurydice’i kurtarmaya çalışıyor. Eurydice ve Orpheus’un hikayesinden bahsedilmesi, dizinin sadece aşina olduğumuz mitolojik karakterlerin üzerlerinden anlatılmadığını bize gösteriyor.
CAENEUS
Tarihin ilk trans kahramanı olarak bilinen Caeneus’un hikayesi, toplumsal sınırlamaların önüne geçme temasını taşır. Mitolojide, cinsiyetin ve kimliğin esnekliği konusunda önemli bir figürdür.
Başlangıçta Caenis adında güzel bir kadın olan Caeneus, Teselya’da yaşayan bir ölümlüdür. Ancak tanrı Poseidon ona aşık olur ve onunla birlikte olur. Caenis, Poseidon’un kendisine verdiği bir dilek hakkını kullanarak bir daha kimsenin ona zarar veremeyeceği bir erkek olmayı ister. Poseidon, bu dileği yerine getirir ve Caenis güçlü, yaralanamaz bir erkek savaşçı olan Caeneus’a dönüşür.
Caeneus, bu yeni haliyle çok güçlü bir savaşçı olmuştur. Caeneus, kılıç ve oklarla zarar verilemeyen bir savaşçı olarak Kenteaurlar’a karşı savaşmıştır. Ancak Kentaurlar, onu yenmenin tek yolunun üzerine ağaç gövdeleri ve taşlar yığarak ezmek olduğunu anlarlar. Sonunda onu ağır kütüklerle ezerek yere gömmeyi başarırlar. Bazı anlatımlara göre, Caeneus bir kuşa dönüşerek toprağın altından uçup kaçmıştır.
Dizide tabii ki Caeneus’un hikayesi bu şekilde anlatılmamaktadır. Yeraltı Dünyasında yolu Euryidice ile kesişir ve aralarında bir aşk filizlenir ancak bu aşk da yarım kalır. Dizinin ilerleyen dakikalarında ise Caeneus’un kahraman tarafına atıfta bulunarak ona önemli ve kritik sayılabilecek bir rol verilir.
HARMAN
Mitoloji, mizah ve modern dünyanın harmanı olarak karşımıza çıkan bu yapım, toplumu ve inandıklarını hicivli bir şekilde inceliyor. Olimpos’un kudretli tanrıları zayıflıklarıyla yüzleşirken, insanlar ise kaotik ve doğaüstü güçlerle mücadele ediyor. Tanrılar arasındaki rekabet, güç oyunları ve insanlığın kaderi üzerine kurulu olan bu epik anlatı, mitolojik unsurları günümüzün karmaşık sosyal ve ahlaki sorunlarıyla harmanlıyor.
Yorumunuzu Yayınlayın