NEDİR BU LGBTQ+?

LGBTQ+ kavramı hayatımıza yeni girdiği düşünülse de aslında 1900’ların başlarından beri hayatımızda yer edinmektedir. Bu kavramı görünür hale getirmeden önce herhangi bir cinsel yönelimin bir adı olduğuna dair genel bir kanı bulunmamaktaydı. Peki LGBTQ+ hakkında neler biliyoruz ya da neler bilmiyoruz?

L

Lezbiyen

Bir kadına fiziksel ve/veya duygusal çekim hisseden kadın.

G

Gay

Bir erkeğe fiziksel ve/veya duygusal çekim hisseden erkek.

B

Biseksüel

 Erkek, kadın veya birden fazla cinsiyete yönelik romantik veya cinsel çekim.

T

Transseksüel

Kişinin, kendini atanmış cinsiyetine değil farklı bir cinsel yönelime ve cinsiyet kimliğine ait hissetmesidir.

Q

Queer

Cinsiyet kimliği, cinsel yönelim veya her ikisini de içine alan bir şemsiye terimdir.

+

Ekstra

Bahsedilen cinsiyet kimlikleri haricinde bulunan İntersex, Asexsüel vs. gibi yönelimler.

Öncelikle bu kavramın açılımına bakmak gerekmektedir. LGBTQ+ kavramı; Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Transeksüel, Queer ve daha çeşitli cinsel yöneliminin hepsini kapsayan bir tanıma işaret eder. Eşcinsel bireylerin varlığı milattan öncesine kadar dayanmaktayken görünür olmaları, haklarını aramaları ve toplumda yer edinme çabalarının ortaya çıkışı günümüze kadar gelmiştir ve hala çabalarına karşın yeterli hakka ve desteğe erişememektedirler. “Herkesin normali kendine” hareketini benimseyip heteroseksüel bireylere karşı normal fakat LGBTQ+ bireylere karşı anormal olan bakış açısını kırmaya çalışma çabaları hala hayatın her alanında kendini göstermeye devam etmektedir.

Kaynak:https://tr.pinterest.com/pin/279012139400272992/

LGBTQ+ kişilerin toplumdaki temsiline bakacak olursak, öncelikle büyük bir önyargıyla yaklaşılıp cinsel yönelimlerinin onları karakter, hobi, giyinme tarzlarına yönelik belirli kalıplarla soktuğunu görülür. Örneğin maskülen giyinen bir kadının eşcinsel olduğuna dair bir söylemde bulunmak çok kolaydır. Hatta onun toplumsal cinsiyet normları baz alındığında, sadece erkekler için var olduğu düşünülen faaliyetler örneğin; futbol oynaması, saçlarını kısa kullanması, kendi cinsinden hoşlanması (homoseksüel) için yeterli bir sebep olarak görülmektedir. Ya da makyaj yapan bir erkek toplumun dayattığı hegemonik erkeklik algısına zıt gittiğinden, hakaret söylemi varsayılarak eşcinsel olduğu söylemine maruz kalıp ötekileştirilmektedir.

ALGI KAVRAMI VE NON-BİNARY

Bu algıları yıkmak için öncelikle sorunun temeline inmemiz gerekmektedir. Biyolojik cinsiyetlerimiz bize, sadece kadın ve erkek olan iki cinsten biri olduğumuzu belirtir fakat toplum olarak biz cinsiyetlerimize öyle sorumluluklar yükleme durumundayızdır ki kadınlık ve erkeklik ilk doğduğumuz günden itibaren sadece biyolojik bir ayrım olmaktan çıkıp tüm hayatımızı nasıl yaşayacağımıza karar veren yargıçlar haline gelmiş olurlar. Kadınlığın getirdiği görevler, erkeklerin getirdiği görevler ve sorumluluklar derken bunları tersine yapan kişilere de eşcinsel söyleminde bulunarak hakaret edildiği durumuna sokup onları yargılamayı kendimizde hak görebiliyoruz. Kişilerin kadın ya da erkek olmayı reddedip cinsiyetsiz (non-binary) olmayı tercih etmeleri gibi bir hakları da vardır. Non-binary kişiler, kadın ya da erkek olmayı reddedip bu cinsiyetlerin onlara yükledikleri görevlere ve belirlenen kalıplara karşı gelmektedirler. Yaşamlarını sürdürmek için herhangi bir cinsiyetin adı altında kalıp toplumun ona yüklediği görevleri reddetmenin, sadece non-binary kişilerin değil hepimizin hakkı olması durumu teknolojik çağ olan yeni medya çağında bile tartışılmaktadır.

CİNSİYET (SEX)

İnsanları biyolojik olarak ikiye ayıran ilk şey, hayata gelmemizle beraber ortaya çıkan cinsiyetidir. Kadın ve erkek olmak üzere ikiye ayrılan cinsiyet grubu, toplumsal açıdan bakıldığında sadece biyolojik bir ayrım gözetmeksizin sosyal bir ayrıma da yol açtığı görülmektedir. Kadın bireyin toplumsal cinsiyet normlarına uygun davranışlar sergilemesi, erkek bireyin toplumsal cinsiyet normlarına uyum sağlayacak davranışlarda bulunması, onların toplumda kabul görmesini sağlamaktadır. Sosyal hayatta böyle gözlemlenen toplumsal cinsiyet normları, sanal dünyada da karşılık bulmakta ve video oyunlarında sıklıkla gözlemlenmektedir.  Kadın bireyin hamilelik sürecinde verimi azaldığı düşünülerek işten çıkarılması ya da bazı kurumlar tarafınca kadın çalışanın sürekli izin kullanma durumu düşünülüp kadın çalışan işe almaması, toplumsal cinsiyet rollerinin bireylere yüklediği görevlerin (kadın bireye düşen annelik görevi örneği) onları ikinci sınıf cinsiyet durumunda sergilediği örnektir. Video oyunlarının gerçek dünyanın yansıması olarak oluşturulduğunu varsayarsak buna benzer örneklerle sık sık karşılaşıldığı da gözlemlenmiştir.

THE SİMS 3 ÖRNEĞİ

 Kaynak: http://simdunyasi.com/soru-cevap/index.php/76362/hamile-giysisi-yapt%C4%B1m

Buna örnek olarak The Sims 3 oyununda hamile olan karakterin yaratılan yazılım gereği işe gitmemesi, bu yargıyı desteklemektedir. Video oyunlarında oluşturulan karakterlerin dış görünüşü, biyolojik cinsiyetinin ona yüklendiği düşünülen ve toplum tarafından bağdaştırılan algılara göre oluşturulmaktadır. Erkek karakterlerin kısa saçlı oluşu, maskülen giyinişi, kaba vücut yapısına sahip olması; kadın karakterlerin tersine ince vücut hatlarına sahip olması, renkli ve seksist kıyafetleri olması bunu yansıtır. Çok net bir şekilde ortaya çıkarılan feminite (kadına özgü olma durumu)-maskülenite (erkeğe özgü olma durumu) farkı oyuncuya (gamer) hissettirilir. Bu durumu oluşturmak için karakterin dış görünüşünü oluşturmakla başlayıp zihinde de böyle yer edinmesi sağlanması amaçlanır.

Bu içeriğin her türlü sorumluluğu ve hakları, yazar(lar)ına aittir.
Bu içerik, Temsil.org editör ekibinin ve bu sitedeki diğer içerik üreticilerinin görüşlerini yansıtmaz.