31 Mart 2020 tarihinde Ankara’daki evimden doğduğum şehir olan Turgutlu’ya dönüş yaptım. 3 gün sonra Covid-19 önlemleri kapsamında şehirler arası seyahat yasağının geldiğini hatırlıyorum. Bunu takip eden sokağa çıkma kısıtlamaları süresince zaman algımı da özgürlüğümün bir parçasıyla birlikte yitirmeye başladım. Odamdaki pencerenin, adeta dünyaya açılan bir kapı gibi, beni dışarıya bağlayan tek şey olduğunu fark etmem uzun sürmedi.
Bense yüzlerini unutmaya başladığım dostlarımdan uzakta kimse görmezse bir yüzü olmasının insan için ne faydası olduğunu sorguluyorum. Uzun süredir kimsenin yüzüne gerçekten bakmamış olmam, bundan sonra da insanların beni, benim onlara baktığım şekilde görüp görmeyeceğini düşündürtüyor. Gerçekle temsili arasındaki mesafe benim için hiç olmadığı kadar açılıyor.
Doğup büyüdüğüm evi tarif ederken o zamanki tüm yakınlarımın aşina olacağı bir ifade kullanıyordum: Pazartesi Pazarı’nın yanı. Bugünlerde ise yine virüs tedbirleri kapsamında insan yoğunluğunu azaltmak amacıyla haftanın her günü açılmasına karar verilen, evimizin hemen arkasında bulunan bu halk pazarı, ilk gördüğümde beni dehşete düşüren bir hareketlilik getiriyordu sokağa.
Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesi
İletişim Bilimleri Yüksek Lisans Programı
İLT 664 İletişim Uygulamaları Dersi
Fotoğrafçılık Atölyesi
Yorumunuzu Yayınlayın