Slav kültürü, geniş coğrafyaya ve çeşitli etnik gruplara ayrılmış olsa da ortak tarihleri hiçbir zaman yok olmadı. Sıcak denizlere inme arzusu ve bağımsızlık mücadeleleri tarihsel süreçlerinde en büyük belirleyici etken olmuştu. Şimdi hep beraber Slav milletini yakından tanıyalım…
Slav halkı Avrupa’da yaşayan en kalabalık etnik topluluktur. Slavlar; geniş bir coğrafyada yaşayan etnik bir grup olup, genellikle Doğu Avrupadan, Orta Avrupaya, Baltık Denizi’nden Adriyatik Denizi’ne ve Karadeniz’e kadar geniş bir alana yayılmışlardır. Slav halkları, dil, kültür ve tarih bakımından birbirine benzer özelliklere sahiptir, ancak geniş bir çeşitliliği de içinde barınmaktadır.
SLAV HALKININ TARİHİ İZLERİ
MS 6. yüzyıla ait Bizans kayıtlarında yer almalarının öncesinde Slavlar ile ilgili çok az bilgi vardır ve Bizanslı yazarlar Slavları “Sclaveni” olarak adlandırır.
Bazıları Slavların göçebe olduklarını söylerken, başka bir kesim ise onların ormanlarda ve bataklıklarda yerleşik hayat sürdüklerini iddia eder.
Bazı rivayetler, Slavların bir kralın boyunduruğunda yaşadıklarını belirtirken, başka birtakım rivayetler ise demokratik bir yönetim biçimini benimsediklerini öne sürer.
Bazı yazarlar Slavların kökeninin, MS 1. yüzyıl civarlarında Oder ve Vistula nehirlerinin (günümüz Polonya ve Çekya’sı) vadilerinde yaşamış olan yerel Demir Çağı kabilelerine kadar uzandığını ortaya çıkardılar.
MÖ 1500’lerde tahminen Batı Polonya’dan Belarus’un Dinyeper Nehri’ne kadar olan bir alanda Proto-Slavların çoktan var olduklarını görüyoruz.
ETNİK GRUPLARA BÖLÜNEN BİR HALK
Etnik Gruplar
Doğu Slavları: Ruslar, Ukraynalılar ve Belaruslular gibi grupları içerir.
Batı Slavları: Lehler, Çekler, Slovaklar ve Polonyalılar gibi grupları içerir.
Güney Slavları: Sırp, Hırvat, Sloven, Bosnalı, Karadağlı ve Makedon gibi grupları içerir.
Ortak Dil ve Din
Slav kültürleri, ortak dil kökenine dayanan benzer geleneklere, sanatlara ve dini inançlara sahiptir. Bununla birlikte, Slav halkları arasında da önemli kültürel farklılıklar bulunmaktadır. Tarihsel süreç içinde çeşitli etkileşimler, göçler ve siyasi değişimler, Slav topluluklarının yaşam biçimlerini ve kültürlerini etkilemiştir. Slav dilleri, Slav halkları arasında ortak bir dil ailesini oluşturur. Bu dillere örnek olarak Rusça, Lehçe, Çekçe, Sırp-Hırvatça ve Bulgarca verilebilir. Slav halkları genellikle Hristiyanlık mezhepleri içinde yer alır. Ortodoks ve Katolik olabilen Slavlar, dini inançlarını tarih boyunca çeşitli biçimlerde yaşamışlardır.
Tarih ve Siyasi Gelişmeler
Slavlar, tarih boyunca çeşitli devletler, krallıklar ve imparatorluklar içinde yaşamışlardır. Bunlardan en bilinenleri Polonya Krallığı ve Yugoslavya’dır. 19. ve 20. yüzyıllarda, Slav halkları, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu gibi büyük imparatorluklardan bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir.
BİRLİK İÇİN PANSLAVİZM
Slavlıktan bahsediyorken Panslavizm’den de bahsetmemiz gerekir. Peki Panslavizm nedir?
Panslavizm, Slav halklarının birliği ve dayanışması fikrine dayanan bir siyasi ve kültürel ideolojidir. 19. yüzyılın ortalarında, Osmanlı İmparatorluğu ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu gibi büyük imparatorluklara karşı Slav halklarının bir araya gelme düşüncesi, Panslavizmin güçlenmesine katkı sağladı. Ancak 20. yüzyılın başlarındaki siyasi değişimler ve dünya savaşları, Panslavizmin etkisini azaltmış ve çeşitli Slav halklarının kendi bağımsız devletlerini kurmasına yol açmıştır. Günümüze bakıldığında ise, Panslavizm düşüncesi, bazı politik ve kültürel çevrelerde hala varlığını sürdürmektedir.
SAVAŞ AMA NE UĞRUNA?
Slav halkı, başka halklarla savaştığı gibi kendi içinde de savaş vermiş bir halktır. Slav halkları arasındaki tarihsel süreçte, çeşitli savaşlar, çatışmalar ve çekişmeler yaşanmıştır. Bunlara örnek vermek gerekirse:
Yugoslavya Savaşları (1990’lar): Yugoslavya’nın parçalanması sırasında, Sırp, Hırvat, Boşnak ve diğer Slav etnik gruplar arasında çeşitli savaşlar ve etnik temizlik olayları yaşanmıştır. 11 temmuz 1995 yılına bakıldığı zaman dünya, insanlık tarihinin gördüğü en korkunç olaylardan birine tanık oldu. Srebrenitsa’da 8 bin den fazla Müslüman Boşnak katledildi.
Polonya-Rus Savaşları (17. yüzyıl): Polonya-Litvanya Birliği ile Rusya Çarlığı arasında, özellikle 17. yüzyılda, bir dizi savaş ve çatışma yaşandı. Bu savaşlar genellikle toprak kontrolü ve siyasi etki mücadeleleriyle ilgiliydi.
Rus İç Savaşı (1918-1922): Bolşevikler ve Beyaz Ordu olarak bilinen muhalefet güçleri arasında, Rus İç Savaşı sırasında çeşitli etnik gruplar ve Slav halkları arasında çatışmalar yaşandı.
SLAV MİTOLOJİSİ
Baltık tanrısı Perkuno ile ilişkilendirilen Perun, Slavların önemli tanrılarından biriydi. İskandinav tanrısı Thor gibi, Perun da bir gök gürültüsü tanrısıydı ve tıpkı Thor’un bazı Cermen halkları tarafından en önemli tanrı olarak görülmesine benzer olarak Perun da bazı Slavlar nezdinde yüce bir tanrı olarak kabul edilirdi. Gençliğin ve baharın tanrısı Jarilo (veya Yarilo) ve kadın karşılığı olan aşk tanrıçası Lada, Slav halkının tüm tanrıları arasında yüksek bir mertebeye sahiptiler
Slav mitolojisinde bazı çok başlı tanrılar da yer almaktaydı. İkisi erkek ve ikisi kadın olmak üzere dört başlı, savaş tanrısı olan Svantovit (ya da Svantevit); yaz mevsimini simgeleyen beş başlı Porevit; sonbahar mevsiminin vücut bulmuş hali olan yedi suratlı Rujevit ve aynı anda gökyüzünü, yeryüzünü ve ölüler diyarını gözetleyen üç başlı Triglav örnek olarak gösterilebilir.
SICAK DENİZLER AŞKINA
Slav halkının sıcak denize inme meselesi, genellikle Slav halklarının tarih boyunca sıcak denizlere, özellikle Karadeniz’e inme çabalarını ifade eder. Bu konsept, özellikle Orta ve Doğu Avrupa’da yaşayan Slav halklarının coğrafi genişleme, toprak kazanımı, ticaret olanakları ve stratejik avantajlar gibi nedenlerle sıcak deniz kıyılarına ulaşma arzusuyla ilgilidir.
Rusya, coğrafi olarak kuzeyindeki buzlarla kaplı denizler ile güneyinde boğazlara ve Karadeniz’e sahip Osmanlı Devleti arasında sıkışmış kalmış, sıcak denizlere çıkışı olmayan bir ülke konumundadır. Bu nedenle deniz ticareti gelişmemiştir. 18. yüzyılın başlarında tahta çıkan Çar I. Petro’dan itibaren sıcak denizlere çıkmak ve dünya hakimiyetini eline geçirmek politikasını prensip edinen Rusya, kendisine yayılma alanı olarak Osmanlı coğrafyasını seçmiştir. Boğazları ele geçirerek Karadeniz’e hakim olmak isteyen Rusya bu amacını gerçekleştirebilmek için çaba sarf etmiştir. Ancak Rusya, yaklaşık iki asır boyunca bu amacını gerçekleştirememiştir.
Rusya’nın sıcak denizlere inme arzusu Karadeniz’e olan stratejik ilgisi ve diğer Slav ülkelerinin sıcak denizlere erişim sağlama çabaları bağlamında günümüzde de devam etmektedir ve bu arzu ilerleyen yüzyıllarda da varlığını sürdürecektir.
SLAV HALKININ İSTEKLERİ NELERDİ?
Slav halkının hedefleri ve çıkarlarına baktığımızda ise, dünya üzerindeki gelmiş ve günümüzde var olan birçok halk gibi benzer hedef ve çıkarları olduğunu görüyoruz. Buna örnek olarak, bağımsızlık ve kurtuluş mücadelelerini verebilirim. Birçok Slav halkı, tarih boyunca bağımsızlık ve kurtuluş mücadeleleri vermiştir. Özellikle Osmanlı İmparatorluğu ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu gibi büyük imparatorluklara karşı bağımsızlık arzusu, Slavların ortak bir hedefi olmuştur.
Sonuç olarak slav halkının çok eski zamanlardan beri var olduklarını, belirli etnik gruplara ayrıldıklarını, tarihlerine bakıldığı zaman geçmişten günümüze zorlu yaşam mücadeleleri verdiklerini, kendi içlerinde de savaşlar yaptıklarını ve “sıcak denizlere kavuşma arzularını” gerçekleştiremediklerini görüyoruz.
Yorumunuzu Yayınlayın