Kararlarımız, yaşamımızın temel taşlarından biridir ve şekillendirdiğimiz yolculuğumuzda önemli bir rol oynarlar. Ancak, bazen verdiğimiz kararlar beklenmedik sonuçlara yol açabilir. Bu durumda hatalarımızı kabul edip yeni bir yola yönelmek önemli hale gelir. Hayatın karmaşıklığı içinde, kararlarımızın izleri her zaman hayatımızın her alanına yayılır; ilişkilerimizden başarılarımıza kadar. Bir karar verme anında, iki seçenek arasında kaldığımızda, seçtiğimiz yol sadece o anı değil, aynı zamanda geleceğimizi de belirler. Ancak, hayatımız boyunca aldığımız kararlar sadece bir başlangıçtır ve ardından pek çok karar daha alırız, bu da beynimizin doğru olduğunu düşündüğü yolu izlemesine sebep olur…
“YIKIM KORKUTUR İNSANI”
İnsan, düşünebilme yeteneği sayesinde, edindiği karar mekanizmasıyla hayatını, tecrübelerini, ilişkilerini hatta yalnızlığını, genellikle sandığından daha geniş kapsamda şekillendirir. Bu temelde insan kararları, yaşantısı ve tecrübeleriyle devam eder. Bir kişi, iki seçenek arasında kaldığında, ilk seçeneği tercih ettiğinde, karar anı o olay bazında içsel durumumuzla birleşerek karara yansır. Alınan karar hem bir başlangıç hem de o kararın sonudur. Ancak ilk tercihimizi yaptıktan sonra, onu destekleyecek yeni kararlar alırız. Bu beynimizin, doğru olduğuna inandığı bir yolda devam etme eğilimidir. Kişi genellikle kendini hatalı, haksız veya yanlış görmekten istemsizce kaçınır.
Peki ya seçimimiz artık geldiğimiz son noktada bizim için negatif sonuçlar doğurmaya başladıysa? Veya arasında kaldığımız ikinci seçenek aslında bizim için daha pozitif sonuçlar doğuracaksa?
Bu noktada kişi bu düşüncelerle, endişelerle ve pişmanlıklarla başa çıkmaya çabalarken, zihninde dönüp duran düşünceler kişiyi olumsuz etkilerse, ilk kararımızın olumsuzluğunu kabullenmek ve yeni bir yol çizmek oldukça zahmetli gelir. İlk kararımızı desteklemek adına belki de bir dizi yeni karar aldık.
İnsana en zor gelen, başa dönüp o yıkımı gerçekleştirebilmektir. Çünkü onunla beraber bir sürü şey yıkılacaktır. Yıkım korkutur insanı ve genellikle, kendisi için yanlış olduğunu hissettiği veya bildiği halde ilk kararına sarılır.
BU BİR YIKIM DEĞİL, TECRÜBE !
Aslında zor olan yıkım değildir; insanın yaptığı hatayı fark edip ardından bu hatayı destekleyecek birçok adım attığının farkına varması ve kabullenmesidir zor olan. Bu farkındalık gerçekleştiğinde bize şunu anlatır:
Bu bir yıkım değil, sadece bir tecrübedir. Aldığımız dersleri kabullenerek, temel varsaydığımız kararların sağlam olmadığını anlarız. Daha sağlam ve daha bilinçli şekilde inşa edebiliriz. Her karar durumunda birey kendine kızar, ancak bunların hepsi aslında bizim parçamızdır. Tecrübelerimiz, hayattaki en kıymetli varlıklarımızdır. Yaşantılarımızın sonuçları vardır, izlerini üzerimizde taşırız.
Birey, negatif sonuçları kendine atfeder ve kendine kızar. Kendimize kızma sebebimiz, tercih ettiklerimiz veya tercih etmediklerimizdir.
YENİ YOLLAR BULMALI!
İnsandır aslında kendini algılara sokan ve onların içinde boğulan. Algımızı her daim canlı tutabilmeli, çeşitlendirebilmeli ve genişletebilmeliyiz. Bu süreçte edindiğimiz bilgiler, yaşadığımız deneyimler kişisel bir birikim havuzu oluşturur ve yaşamımızı insanca bir keyif alma yolunda ilerletir.
Birey, kendine olan açıklığıyla hem tecrübelerini hem de hatalarını tam anlamıyla kabul ettiğinde, zor sebeplere rağmen sonuçlar olumlu olacaktır. Alınan veya alınmayan kararlar, kendi dünyamızda yanlış veya hatalı olsa bile, bu zaman kaybı değil, insan olarak gelişimimizdir. Ve artık nedenler, kendimize kızmaktan daha uzaktadır.
Sonuç olarak, yaşadığımız tecrübeler bizi şekillendirir ve hatalarımızla başa çıkarak daha güçlü ve bilinçli bir şekilde ilerleyebiliriz. Yaptığımız seçimlerden ders çıkarmalı ve kendimizi geliştirmek için cesurca yeni yollar denemeliyiz.
Yorumunuzu Yayınlayın